Hudavendigar işidir belimde ışıldayan keskinliğinde al kabzalı o bir satır.
Büyür kağıda düşer ölüm bir keskinliğin ince çizgisine çıkıp yürüyüp.
Düşler yazılır,düşler kesilir kağıtlarda,
Kim daha keskin kim bileylenecek okur tanrı karar verir.
Aradığınız şanlı ölüme şu an ulaşılamıyor ey ruhum,
Bir şiiriniz var ise göklere yazabilirsiniz...
Hudavendigar işidir belimde ışıldayan keskinliğinde al kabzalı o bir satır.
İnce iştir,
Alır seni bir ömür verir beline azık günler boyu gezdirir;
Zaman,bir yolculuktur zaten çocuk,
Zamanın yolculuğu olmaz yani,olsa da,
Anlamı düşer,eski tadını bir daha bulup tadamazsın,bunu sakın ama sakın unutma...
Hudavendigar işidir belimde ışıldayan keskinliğinde al kabzalı o bir satır.
Adım adım düşer dönüşür aşk,
Çürümek öz'ün güzel yoludur oysa,
Etini soyunur ruh ve yürür de yürür...
Bal olmak,zeytin kalmak ise sadece senin elinde ve yüreğinde...
Binlerce yılına talip değil hiçkimse inan,hepsi ağzımızda sadece.
Yorulmak varsa hele yüreğimizde,
Yüz atsa kaç yazar,yüzlerce atsa da farketmez nafile...
Dudakta kibrit saatleri belki ömrün.
Hudavendigar işidir belimde ışıldayan keskinliğinde al kabzalı o bir satır.
Bin yıllık gelen,o gelenek,davet edilemez zaten onun olan evine...
Bizim işimiz ise hala saniyeler ile dakikalar ile sevgilim;
Nafile,nafile,nafile...
Bana bin yılı,gözünü kapatıp uzatan o güzel ılık dudakların kovanıdır harflerimin,satırlarımın;
Bal'a döner,ömrü bin zaman olur,
sen ne zaman sıcak kadim nefesini bana ikram edip üflesen...
09.42 aşk'a toplanan çiçek zamanlar.iş arısının nefesleri...ve mesaisi aşk sadece,kırlarda esip eğlenen rüzgarın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder