Tanrı'nın abur cuburuyum.
Boğazımda bir his bir kaşıntı aşk.
Öksürmek istiyorum bir gök gürültüsünü tükürür gibi ciğerimden,
Aksın tüm ses,tüm ateş ve yangınlar göğümden toprağıma.
Yine de kabuğunu kırıp çıkamıyor o bebek bülbül sertleşen anasının göbeğinden.
İçimde açıyor bir sızı'nın nazlı çiçeği filizlenip sanki,
Cesaret edip sulayamıyorum bile,
Gözlerimden akan tuzlu denizimin bir kaç damlası süt olup düşüyor aşk'ın bebek dudaklarına sonra.
Büyüyor güneş gibi içimde bir kainat.
Tanrı'nın abur cuburuyum.
Boğazımda bir his bir kaşıntı aşk.
Yutsam bitecek kesin ve belkide,
Ama kesip kopartamıyorum tırnaklarıyla tutunup canımı yakan çaresizliğini nefeslerimden,
Elimde keskinliği soğuk bir parlaklığın,
Kalakalıyorum öylece.
Bana ne oldu Tanrım,lütfen söyle...
Tanrı'nın abur cuburuyum.
Boğazımda bir his bir kaşıntı aşk.
Kaynatıp içtiğim ayva yapraklarına yazıyorum beni kasıp kavuran bu ızdırabımı,
Yine de kurtulamıyorum,
İstesem ve bilsem de evimin yolu gibi dermanımı...
Tanrı'nın abur cuburuyum.
Boğazımda bir his bir kaşıntı ve aşk...
09.21.içimin kuyusuna düşen yankılarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder