13 Ekim 2025 Pazartesi

gurbetinin üflediği avuçlarıma düşen ılık nefeslerinin yazı


"Brooks was here"...
Koca gövdeli,ince boyunlu toprak bir su küpü şu cihanda;
Bir ufak örümcek ağ örmüş yuva kurmuş başına,
Bir damla su ya kalmış ya kalmamış içimde.
Bir üflesen bin türkü eser sanki akşama,
Bir sinek uçsa yeter aş diye asra,
Bir bakış baksan yeter aşk'a...
"Brooks was here"...
Sen uçsan gitsen bin özgürlük uçar gider bu pencereden,
Bin ölüm yaşam bulur yeşillenir bir kabirden.
Ölür birileri,
Yaşar tüm geriye kalanlar,yarına doğanlar toprağa...
"Brooks was here"...
Fabrikalar duman üfler göklere,
Çatılır kaş,sırta tüfek,
Dağa yürünür bin kuzu birkaç köpek.
Yıldızlar ışıl ışıl gözlerimizin heybesinden göklerin yüzüne düşer...
"Brooks was here"...
Geriye koca bir yalnızlık kalır sevdadan düşen,
Sırat dahi korkutmaz,
Gözlerinsiz kalmaktan.
Geriye titreyen ellerim kalır şubat'a,
ardından bi başıma...
"Brooks was here"...
Kuşlar bi masal olur,susar dudaklarım ardından...
Koca gövdeli,ince boyunlu toprak bir su küpü şu cihanda;
Bir ufak örümcek ağ örmüş yuva kurmuş başına,
Bir damla su ya kalmış ya kalmamış içimde,
Bir of desem dizlerimde dağlar,
Bir anam desem göğsümde gökler ağlar...
"Brooks was here"...
Bir kuş uçar en karasından mavinin göğüne,
Bir şiir gelir sokulur göğsümün en sinilesi gölgesine,
Bir incecik su dökülür gözlerimden tuzun taşına,
Mısra kırılır duvarın kuytusuna sokulur,
Kış üfler avcuna,
Ilık bir ocak buğulanır sinende sonra...
"Brooks was here"...
Yazar eski bir duvara sevdadan bir tebeşir ardından sonra.



22.36 gurbetinin üflediği avuçlarıma düşen ılık nefeslerinin yazı...

Ve "Brooks was here"... yalnız akşamlar.

Hiç yorum yok: