Muz kabuğu saatler yerde,
kırık bir kum saati dolabın dibinde,
Yere saçılmış günler,saatler.
Çıplak ayaklarında ince ince batan sızılar sevenlerin.
Kan yok,ses hiç ama hiç yok.
Kulaklarda bir karıncanın usul usul yere basan ayaklarının sesi.
Mezara saklanan,bir daha hiç mevzusu açılmayacak sesleri seven dudakların...
Muz kabuğu saatler yerde,
kırık bir kum saati dolabın dibinde,
Yere saçılmış günler,saatler.
Aslında bir süpürgeye bakar heryer ve herşey,her şey...
Kaçışır o zaman,zamanın en kıymetli kum taneleri bir halının altına yada masanın ulaşılmaz bir ucunda herşeyin ardına.
Saklanır sevilen her kum tanesi gizli bir yerde,
Ve bir çöl geçilebilir aşkından kör bir gözde,
bir var bir yok olabilir veya gözünü buraya kapatan başka yere açan hiçbirşey görmez gönüllerde...
Muz kabuğu saatler yerde,
kırık bir kum saati dolabın dibinde,
Yere saçılmış günler,saatler.
Ve ayağı kayar düşer sevmek,
Acısı güldürür ağlatır...
10.27 acısı lezzetini pişiren alevlerin çıtırtıları vardı gülüşünde...
Canım yansın istedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder