24 Ekim 2010 Pazar

değişilmezlerden üçü beşi...


1.drama köprüsü'nü ruhi su ustadan dinlemek...'' soğuktur suları bre hasan bir tas içilmez...''
2.ocak ayında oda penceresini sonuna kadar açmak,gözlerini yummak,memleketinde üşümek gibisi yazmak...
3.ardından odaya girenlerin deli misin sorusuna delicesine gülümsemek...
4.gece herkesler uyurken sessiz adımlarda balkona oturmak,her gece yapayalnız sokakta ezana kadar dert voltası atan tanımadığın adamı izlemek...her gece bunu yapıyor mu merak etmek...her gece orada mı yine diye pencere önünde su içmek...on metrede dönüp dönüp yürüyen adama üzülmek...saatler sonra yorulup kaldırıma oturup başını ellerinin arasına aldığında,başı önüne düştüğünde ,onunla gözlerinden süzülmek...derdini eşelemeden derdini izlemek...sırtına yalan okşamaları sürmeden uzaktaki pencereden ağlamak...(yaz kış her gece evet,dostlarımla yaz gecesi oturuşlarında sabaha kadar izleyip merak ettiğimiz adam.)
5.akşamların serinliğinde şehrin ışıklarını izlemek...
6.otobüs duraklarında uzun uzun oturup beklemek...yaşamın dışına çıkıp yaşamı izlemek...gideceğim yere gitmemek,ertelemeleri de ertelemek...
7.kırık kenarlı bardakları su içip,çatlak duvarları dokunup sevmek...
8.en sevdiğin sayıyı sevmek...içinde soyadını gizlemek...
9.sessizliği dinlemek...
10.gözlerini açıp kapayıp fotoğraflar çekmek saniyelik ömürleriyle, ardından gülümsemek...onları esir etmeyip zihninden salıp özgür bırakmak...
11.çiçek satan yaşlı çingene yüzleri uzak bakışlar ile okşamak,yüz çizgilerine senden başka kimsenin duyamayacağı mısralar dizmek...
12.yürümek...yürümek...yürümek...yorulup, yorgunluğunu unutana kadar adımlamak şehri...her sokağı taşıyla toprağıyla insanıyla koklamak...
13.şanssızlığın şansına inanmak...


*tanımadığın kahvelerde çay içen mısralara farklı renkler,tatlar katan çay sohbetlerinde gördüğü tanımadığı yüzlere sohbetlere bayram sabahını gülümseyen adam olmak...ellerini ceket yaptığın bir çay bardağında,soba önü çocukluğuna açık gözlerin ile uyumak...ah aahh...

Hiç yorum yok: