12 Ekim 2010 Salı

senden uzağa atılan her adımın defteri...


senden uzağa atılan her adımın defteri ;
idi zavallı Yüzüm...
bakışlarım, yırtmaya uğraşıp başaramadığım sayfalar gibi.
sayfasında kan misali dağılan kurşun kalem izleri.
yer yer yırtık hatıraların uçuştuğu,pencereleri açık
sobalı evlerin kömür kokulu kış dumanı dolan,
cereyan yapan serin düşlerim...
duvarlarımda yapayalnız hayallerim...

senden uzağa atılan her adımın defteri ;
idi geçen zaman...
güz'e inat düşen,kalbi sıcak teni soğuk kar taneleri.
kum saatine esir edilen kumlar misali,
kızgın düşen kar taneleri...
sana eriyen,
bana üşüyen,
sessizliğe donan kar taneleri...

senden uzağa atılan her adımın defteri ;
idi gecelere sessizce bırakılan çığlıklardan kozalar...
peki, gece kelebekleri de bir gün mü yaşarlar yaşamı...
hangi ağlamalar kozalanacaktı acaba,
kanatlanacak gülümseyişlerin yaprağına saklanıp bir köşede.
sessizce acı çekecekti beden ama çıt çıkmayacaktı yinede tenden.
peki değişim anında kalbide değişebiliyor muydu kabuğu kırılan tırtılın.
kimbilir...

senden uzağa atılan her adımın defteri ;
tek tek işleniyordu gecelerden günlere...
sanki bomboş rüzgarlar gibi bembeyaz bir örtü gibi,
sanki köprülerce dinmeyen ağzına kadar dolu bir şehir gibi
taşıyordu defterlerden adımlar gibi...
defterler yetmiyordu kaç ortalı ömürleri olursa olsun.
dolup düşüyorlardı sandıktan mezarlarına günleri gelince,
sessizlikten biraz fazlasında,
ufak hışırdamalar ile gömülüyorlardı işlenmiş örtüler içinde...

senden uzağa atılan her adımın defteri ;
idi yüreğimden söküp söküp kağıda diktiğim keder lokmaları...
sözsüz bir sessizliğin tarihiydi gözlerimde zaman...
ve takvimde yağmurdan kar'a dönüşen kelebek nefesiydi her an.

senden uzağa atılan her adımın defteri ;
kurşun'lu kalemlerin yavuklusuydu sayfaların nefesi...
silgiden kaçamak yaşayan yuvasız korkuların,
kalemin ucuna düşemediği anlarıydı kulağında çınlayan o sesi...


senden uzağa atılan her adımın defteri ;
yaz yaz bitmezdi hiç hisleri...
bir bilsen her gece içimde ne mumlar sönüyor...
ve ardından,
karanlığa bekçi bekliyorum geceleri.

zamanı : 13.21
gökyüzü : kararan bir gri'ye gebe yüreği.
yağmurları : bir varmış bir yokmuş.
sesi : titrek ve cesur.
adımları : demirlemiş duruyor öylece bir kıyıda.
sözleri : göçük altında.
gözleri : adımlarıyla elele yürüyor.

2 yorum:

üryan dedi ki...

gözleri : adımlarıyla elele yürüyor.


nereye?

e.t. dedi ki...

alice: hangi yoldan gideyim ?

tavşan: nereye gideceğini bilmiyorsan hangi yoldan gittiğinin bir önemi yoktur...

hedefsiz adımların rotasızlığı, avuçlarımda biriken yorgunluğun adı.

bir yere gitmez adımlar bunlar...
çabalasanda gidemez adımlar bunlar...