14 Ekim 2010 Perşembe

yere eğik bakışlarımda bir cam kenarı türküsü dumanlanıyor...


biletim koridor...
kolumdan yakalar bir rüzgar şimdi...
bekleyelim biraz,
cam kenarındaki iner hem birazdan belki...
cam'a teslim yüzünden akar yalnızlık çiğ'e dönüşüp sanki.
biletim koridor...
evet,hani şu fedakar olan adam rolü,
üşümemek için üzerime giydiğim balıkçı kazağım gibi,
üzerime giydiğim...
biletim koridor...
evet ama korkmayın karşıdaki bayan,
umrumda değilsiniz inanki...
gelen geçen bekçiliği değil gözlerimin fukara işi...
yalandan okumadığım bir kitap sayfası açıp önüme,
hapsederim gözlerimi oraya,siz rahat edin diye.
merak etmeyin...
kim yanımdaki mi,
cam kenarındaki masum bakışlar kimin mi,
konuşmadık hiç,bilmiyorum, tanımaz yani beni,
zaten iner birazdan kendisi...
o,yolu izleyenlerin efendisi...
biletim koridor...
dar yollu bir yolculuk bu yol aldığımız...
bir pencere kenarı satmışlar yol manzarası yalanıyla belki...
yalnızlığını izlemek kadar tatmak asıl,
cam kenarındakinin hedefi...
biletim koridor...
acaba uyusam birkaç rüya kadar kısacık sıcacık düşlere,
çıkmak ister mi cam kenarındaki berduş düşüşlü
ayakları karıncalanan sarhoş adımlara,
gecenin yapayalnız istasyonlarında zavallı amaçsız yürüyüşlere...
biletim koridor evet...
kandırmış meğer beni bileti satan adam...
üstelik yanımdaki bayan...
belki o da bana kızgındır şu an...
doğruya bu adamda nereden çıktı şimdi ya...
hay ALLAH değil mi...
biletim koridor...
yüzüm sürgün...
yüreğim üşümekten uykulu...
ellerim nemli bir buharın yalnızlığını demliyor avuçlarımda...
biletim koridor...
gözlerim yağmur bulutu...
bakışlarım zehir damlıyor...
adımlarım aynı sızıyı anıyor...
biletim koridor...
yere eğik bakışlarımda bir cam kenarı türküsü dumanlanıyor...
sözüm düşüyor...
özüm,avcuma hançer yarası...
dilim susuyor...
gülüşüm, eriyen kırgın buz yüzümde,
avcuma tuz basıyor...


ne zaman gülsem tuz'a kan damlar...
gülüşüme siyah peçem,yüzün hayali...
düşüme düş...
rüyama ıslak odun sabrı gülümseyişin...
oooffff ki ne ooffff...
yaralar sevdiğim...
tuza yangın bağırtılar pişiren,
senden harman yangınlar bu yaralar...
yaralar beni...
selam yok sabah yok...
kaçıp gidersin...
yüreğime veba düşer kaçtığın her adımında benden...
susarım o vakit...
yüreğime kapanır çürürüm...
yaralarım yanar o an...
kansız kederler sızlar ete kemiğe düşman...
yaralar beni...
başım öne düşer ardından o vakit...
gökte güneş susar,ışık ölür,renkler kusar
karalar beni...

Hiç yorum yok: