Çay kalmamış,gitmiş.
Haberim yok,hazin tarafı da bu.
Masada dünden kalma yarısı su eski bir bardak.
Kuşların sesi,
Çiçeklerin gölgesi karakalem duvarda,
Musluğun operası inceden kulağımın kapısını çalar.
Şairin ormanı hazır yani yaşamak için,her şey tamam.
Çay kalmamış,gitmiş.
Terketmiş bizi,söz verdiği her şeyi silip belli ki.
Haberim yok,hazin tarafı da bu.
Tenhalarda gölgeler,
Ve eski radyoda şarkılar...
Bayat ekmek,zeytin kokusu ve o mis kokan çocukluğumdan sabahlar.
Düşlere meydan okuyan bir sobamız eksik inan,
Antika şiirler dükkanı bir kitap yatağın yanında.
Rüyalar,köyünü terketmiş.
Bomboş her yer,
Bomboş çocukluğum...
Çay kalmamış,gitmiş.
Terketmiş bizi,söz verdiği her şeyi silip belli ki.
Haberim yok,hazin tarafı da bu.
Bir mevsimler bırakıp gitmiyor bizi,
Ara ara uğrayıp soruyor halimizi hala bahar.
Adı yaz cennetimizin,
Adı konmamış cehennemsizliğimizin.
Kışın güneşi var,benim şiirlerim.
Peki senin mektupların nerede sevgilim ?
Çay kalmamış,gitmiş.
Terketmiş bizi,söz verdiği her şeyi silip belli ki.
Haberim yok,hazin tarafı da bu.
Bizde kim kalmış,
Bizden kim gitmiş bilmiyorum.
Delisiyim sevda kütüphanesinin.
Zamanın şekli umrumda değil albert inan,
Eğilmesi yada bükülmesini boşver,
Bana,geçmiş aynı tazeliği ile koklanabilir mi onu söyle.
09.12 bir sevda kütüphanesi.bir deli kitap memuru,kitabın kurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder