9 Ekim 2024 Çarşamba

Bir karınca yürüyor yüzümde yüzüme evliya olmuş

 
Şimdi kapandı gözlerim çok ağır eski bir kapı gibi,
Çok yorgunum tanrım,
Açamıyorum bile geri...
Uykuya düşmedim henüz,
hissediyorum,duyuyorum da her şeyi.
Ama dinmiyor beynimdeki fırtına.
Bir karınca yürüyor yüzümde yüzüme evliya olmuş.
Kaşınıyor tüm düşünmelerim,
Kaşınıyor tüm güzel hatıralarım.
Fakat lakin kalkmıyor bir türlü elim.
Uykunun yusuf kuyusuna düşmüş demek çoktan bedenim.
Şimdi kapandı gözlerim çok ağır eski bir kapı gibi,
Çok yorgunum tanrım,
Açamıyorum bile geri...
Ama dinmiyor beynimdeki fırtına.
Sonra bir gülüşün gelip yağıyor incecik bir sicim gibi göğsümde rüyalarıma önce,
Ve dünün soğuğundan uçup gelen masmavi bir turna süzülüp iniyor,ılık ayağı değiyor ilk dudağın kenarındaki nazlı gamzeden göl yüzüne...
Gülüşün açıyor o an bir nilüferin göğüne doğan bir güneş gibi su yüzünün üzerine...
Ben o gülüşe çivileyip kendimi kaçıyorum tüm sirenlerden,her yerim kan revan...
Şimdi kapandı gözlerim çok ağır eski bir kapı gibi,
Çok yorgunum tanrım,
Açamıyorum bile geri...
Ama dinmiyor beynimdeki fırtına.
Bir karınca yürüyor yüzümde yüzüme evliya olmuş.
Kaşınıyor anamdan doğduğumdan bu yana tüm ve her saniyelerim...
Özlüyorum...
Bir karınca yürüyor yüzümde yüzüme evliya olmuş.
Düştüm rüyaya,ölüyorum...
İnan ne demek bilmiyorum.


08.47 kalbime bir bıçak saplı,sapı elime al bir mendil ile sarılı.çok zaman oldu içimde.paslanıyor ölüm bile beklese bu kadar.çeksem mi çekmesem mi ölsem bilemiyorum.

Hiç yorum yok: