27 Mayıs 2009 Çarşamba
love...reign over me...
gitmek ve gidenin arkasından geride kalmak...el sallarken aglamayı istemek ama yapamamak...
25 Mayıs 2009 Pazartesi
déclencheur...
amin...
küçük bir hayalim var...vak vak...
küçük bir hayalim var..
suyun üzerinde zaten adım atabiliyorum...
yürümek çocuk oyuncagı..
agzımla kuşta tutabiliyorum...
küçük bir hayalim var..
biliyorum şimdi çirkin bir ördek yavrusuyum ama
büyüdügümde çok güzel bir kugu olacagım ..
o masalı hergün bende dinliyorum..
bu yüzden üzülmüyorum farkındayım olacakların...
küçük bir hayalim var...
ayaklarımda doguştan takılıdır paletlerim
farkındayım bu yüzden hızlı yüzüyorum..
ama benim tek istedigim
gerçekten olmasını diledigim
küçük bir hayalim var her gece düşlerimde gördügüm...
ben yavru çirkin bir ördek yavrusu oluyorum
ve biri beni avuçlarının içine alıyo
nedendir bilmiyorum
pacey diye öpüp kokluyo...
yüzümde delice bir ördek gülümsemesi açıyo
ve vak vak mutlulugu ile doluyo tüm kalbim...
bu rüyanın tersi çıkmasın diye de anlatmıyorum kimselere bunu
saklıyorum derinlerimde...
aşık olmuştum...aşkın tamda içine düşmüştüm...
beklenmeyen birşey oldu sonra birden...akıl almaz mantık kabul etmez bişey oldu...uzayan kazagımın kolundan içeri girip elimi arayan ele teslim oldum ...bıraktım kendimi...hiçbirşeyi bu kadar istemedigimi bilerek bıraktım kendimi bu derinligini bilmedigim suya...ellerim buz gibiydi ...kalbim sıcacık...aşık olmuştum...aşkın tamda içine düşmüştüm...akıl almaz bir olaydı...ağustosum donmuştu ocagım yanıyordu sanki...zihnim sıfırlanmıştı...yüzüm gülümsüyordu...ve ben sanki ruhum bedenimden ayrılmışta bedenime bakıyormuşum gibi izliyordum kendimi...aşık olmuştum...aşkın tamda içine düşmüştüm...teslim olmanın aptallık oldugunu düşündügüm her sözüme inat, ruhuma ve ellerime haydi teslim olalım diyen bir deliydim artık...deliligin bu kadar lezzetli oldugunu hiç bilmiyordum daha önce...kapattım gözlerimi demeyecegim tam tersine dahada açtım gözlerimi ve izledim bu aklımın almadıgı anı büsbütün...aşık olmuştum...aşkın tamda içine düşmüştüm...otuzdokuz basamaktı...kaçıncı basamaktı hiç bilmedim...bilemezdimde...o an o kadar sihirdi ki, gözlerim aşagıya hiç egilmek istemedi...egmedimde...bakmadım hiç aşagıya...ama gözlerine de bakamamıştım...aşık olmuştum...aşkın tamda içine düşmüştüm...
aşka iki kalmıştı...
aşka iki kalmıştı...
ve saatim durdu...
artık koyunlarımı sayan kimse kalmamıştı bileklerimde
zamanın içinde biryerlerde uyuyayım diye...
ve saatim durdu...
zamansızdım şimdi..
zamansızlaşmıştım...
aşka iki kalmıştı...
ve saniyeler durdu..
biten pili düşününce anlıyordumki
kimse karşılıksız çalışmıyordu...
aşka iki kalmıştı...
ve dakikalar durdu.
akrep sorguda yelkovan uykudaydı şimdi...
aşka iki kalmıştı..
ne kadarda yakındı oysa..
ve tüm aglayışlar durdu bir anda..
tüm şiirler sustu
ve egildi önümüzde tüm mısralar...
aşka iki kalmıştı...
suskunluga saniyeler...
bir yagmur ertesini kokuyordu sokak..
aşka iki kalmıştı...
gözlerinde gözlerim...
aşka iki kalmıştı...
ellerinde ellerim...
titrek ellerimde titremeyen tek şeydi çizdiklerin...
aşka iki kalmıştı...
ve terlemiş ellerime mendildi beni gördügünü söyledigin düşlerin...
aşka iki kalmıştı...
beşiktaş berabere...
seni ne zaman görsem şans eseri
kuzey kutbunda itfaiye var mıdır acaba diye düşünmeden duramıyordum...
bu kadar soguk karlı bir aralıkta nasıl bu kadar yanıyordu elim yüzüm anlamıyordum...
aşka iki kalmıştı...
bana pekte net çekmeyen bir radyo frekansının puslu sesinden bir şarkı...
üzgünüm şair gülümseyemedim...
ve iklim hep karasal kalırdı akdeniz degil...
aşka iki kalmıştı...
dogumgününe üç...
saatim durdu...
yanıbaşına düşmüştüm işte..
dalından düşmüş sana aşık ham bir ceviz gibi yeşil ve ıslaktım o an...
seni filizlenişinden çiçek olup açışına dek izleyen kör sevdaydım ben...
aşka iki kalmıştı...
sana birkaç adım şimdi...
aşka iki kalmıştı...
saatim durmuştu...
dakikalar saniyeler donmuştu sanki...
aşka iki kalmıştı...
seni seviyorum diyebilmeye tek nefes...
söyleyemedim...
iki kelimeyi bir yudum nefeste eritemedim...
aşka iki kalmıştı...
bana sessizlik...
başaramadım...
yontma taş devrinden...eskiden çok eskiden...
sevdalar göç etmez sevgilim...
sevdalar göç etmez sevdigim.
kışı yazı farketmez sevenler
mevsimler silinir gider gözlerinde..
sevdalar göç etmez sevdigim.
kırlangıç kıştan korkup kaçtıgı için degil
sevdigide uçuyor diye çırpar kanatlarında o kadar yolu..
sevdalar göç etmez sevdigim..
seveni göçler degil sevgisiz günler öldürür...
sevdalar göç etmez sevdigim.
ne turnalar
ne kırlangıçlar
nede leylekler
korkmazlar aslında kardan kıştan...
kaçmazlar hiçbirşeyden...
sevdiklerinin kanatları yanında
bir dünya turudur tek istedikleri...
tanıdıgım en ölümsüz ressamdı bir çocuk...
gördügüm en güzel, yagmur yagan bir bulut resmini çizen boyayan ressamsın çocuk...gördügüm en eşsiz fırça o soguk ,küçük ve güzel ayakların...ve tablon gördügüm en gerçek resim gözlerimde boyanan...tanımadım senin kadar gerçek ve senin kadar ölümsüz bir ressam hayatımda çocuk...yagmurları kan kırmızısına boyamak ne kadarda ölümsüzleştirmiş eserini ve ne kadarda özgün bir seçim olmuş yagmurların rengi için...bayıldım çocuk...tanıdıgım en muhteşem ressam, bagdatlı bir çocuktu gözlerimde...ellerine saglık ustacım...''utancın yagmurları'' isimli bu yaglıboya eserine bakıp utanalım hepberaber...
adımlarım yüklü bir kamyon yolculugu...
beyaz çizgiler uzayıp geçiyor yavaştan gözlerimden
taşıdıgımız anılar agır basıyor yarınlara dogru sürerken...
adımlarım yüklü bir kamyon yolculugu...
yavaştan tırmanıyorum herzaman çıktıgımız o yokuşu...
artıyor herşey gözlerimde...
saçımda beyaz...
içimde hasret...
gözlerde yaş büyütüyorum...
adımlarım yüklü bir kamyon yolculugu...
agır agır düşünüyorum seni...
usul usul ve dinlene dinlene özlüyorum herşeyini...
hep aklımdasın
yada aklım hep sende
hep seni düşünüyorum...
adımlarım yüklü bir kamyon yolculugu...
aklıma sen düştükçe agırlaşıyorum sanki...
adımlarım yüklü bir kamyon yolculugu...
ve sen düştükçe aklıma
ben hep boluyu tırmanıyorum sanki...
olabildigine yavaş...
olabildigine zor...
sihirli mucizevi bir an fotograflayın ödevi...
ödevim yine geç kaldı ...ödevim yine yapılamadı...sana aşık oldugum anı anlatmaya çalışmak çok büyük bir ahmaklık olurdu...beceremezdim asla...işte sana aşık oldugum an buna benziyordu diyebilecegim ve gösterebilecegim bir an bulmak zor...o anı anlatmak için hangi parçama bakmalıyız bilmiyorum...içime mi dışıma mı ...gözlerime mi tenime mi...aynı anda ikimize mi bilmiyorum...ama o an, o kadar mucize ve o kadar ulaşılmaz geliyorki sadece nutkum ve dilim tutulmuş bakakalıyorum...basamıyorum déclencheur'e...üzgünüm sevgilim kalemkutumda seni anlatabilecek herhangi bir kalem bulunamadı...ceplerimde çaresiz ama mutlu sessizlikler...
tepemdeki uçan balonlar...
sana söylemek istedigim her cümle eger bir uçan balon olup uçsaydı, sanırım tepemde sana dogru uçuşan fısıltılarımdan böyle bir görüntü oluşurdu...her biri bir dilek agacına baglanmış renkli bir bez parçası kadar degerli benim için ,yüzlerce uçan balon ...herbiri kalbimden üflenmiş ve dudaklarımdan bırakılmış gökyüzüne...
kapatma gözlerini ne olur...
kapatma gözlerini ne olur...
korkuyorum gözlerinsiz karanlıklardan
aysız tüm gecelerden...
kapatma gözlerini ne olur...
bakışalım tüm gece seninle..
kapatma gözlerini ne olur
taşar dökülür sakladıgımız tüm yaşlar göz kapaklarımızdan
hıçkırıklar ardımızdan...
kapatma gözlerini ne olur...
o kadar güzel bir kahvedirki gözlerin
kırk yıl hatrın kalır yüregimde bakışmazsak eger...
kapatma gözlerini ne olur...
masal bitmeden uyuyakalınırya hep hani ,
kırılmaz mı anlatan yarım kalan herşeye acaba...
kapatma gözlerini ne olur...
tuanasın cennetime...
su akar cennetimde
ve suyun kenarında, dudakları kuru bir adam oturur yüregimde...
eli suda
ayagı suyun gıdıklayışında ,
susuzluktan kuruyan bir adam çizer topraga
gözlerimden düşen yaşlar...
o kadar uzun zaman oldu ki gözlerinsiz kalalı
bakışlarınsız günler kumbaramda birikti tek tek...
çok özledim...
kapatma gözlerini ne olur...
gözlerime bak hep
bakışlarınsız geçen tüm günlere verecegin bir cevap gibi bak tüm gece derinlerime...
kapatma gözlerini ne olur...
hep bu şarkı çalsın gözlerinde
ve dinlesin gözlerim gözlerinden seni...
kaç defa dinledigimi hiç saymadan ,
tüm saymaları unutarak ,
sana teslim olarak ellerim havada gelerek sana ,
bıkmadan dinlesem gözlerinden seni ...
kapatma gözlerini ne olur...
turnalar uçursam gözlerimden gözlerinin sıcaklıgına keşke...
bakışlar yol olsa hasretime gurbetime...
kapatma gözlerini ne olur...
kapıda kalır çocuk bakışlarım kapılarının önünde...
sensiz kalmak evsiz kalmaktır yüregimde...
üşür umutlarımın küçük ayakları
sensiz buz gibi kaldırım taşları üzerinde...
heryanım, bir kibrit kutusundan ısınmak için çıkarıp yaktıgım yanık mısralarla dolu
kararmış yanık kükürt kokulu umutlar sarmış etrafımı...
kapatma gözlerini ne olur...
uyursun sanar sokak lambaları sonra...
kapanır tüm ışıklar yoksa...
söner sogur avuçlarımda sıcacık nefesler...
kapatma gözlerini ne olur ...
üşürüm sensiz bir gecede hep ben...
kapatma gözlerini ne olur...
üşürüm seni düşünüp..
kapatma gözlerini ne olur...
gözgöze yanışalım yanaşıp birbirimize...
kapatma gözlerini ne olur...
gözlerini gözlerime demirle ne olur...
iste masmavi bir deniz olsun gözlerim gözlerine ,
iste yeşil bir yayla serinliginde baksın bakışlarım güzelligine...
uzansın tüm mısralar dizlerine
ve gökyüzünü izlesin tüm şiirler dilimizde...
kapatma gözlerini ne olur...
üşürüm yoklugunda seni düşünüp...
mevsim sensizlik şimdi...
bu soguga dayanmaz can..
eski paslı bir sobadır böyle zamanlarda kalbim...
yaktıgım sen
söndürdügüm sen...
içimde tüten sen
tutuşan ben
sıcagım sen...
kapatma gözlerini ne olur...
üşürüm seni düşünüp...
uyurum battaniye misali
beni sevdigini yazdıgın eski bir aşk mektubuna sımsıkı sarılıp...
kan aglayan gözlerimden...21:53
14 Mayıs 2009 Perşembe
the reader...aşkın işareti...
bir harfin enerjisi ne kadardır ...
hiçbir işe yaramadıgını düşündügümüz şeyler dogru düşünce ve kullanım ile dünyada çok büyük şeyleri degiştirebilirler...iyi yada kötü...bu sadece bizim elimizde...çıplak gözle görülemeyen bir atom taneciginin parçalanması yüzünden bir kıtayı yerinden sallayabilecek ve yüzyıllar boyu yaşayanları olumsuz etkileyebilecek bir güç,bir enerji ortaya çıkmadı mı...ve bu enerji istemeden zorla kötüye kullanılmadı mı...bir virgül , bir nokta , bir kelime yada bir harf aslında o kadar büyük degişiklikler yapma gücüne sahiptir ki şaşırırsınız...yeterki onu dogru , güzel ve amacına uygun kullanabilelim...üstelik bir noktayı bir virgülü yada bir harfi bir kelimeyi gözlerimiz kulaklarımız rahat rahat görüp duyabiliyo...düşünün siz dogru kullanıldıgında ortaya çıkabilecek gizli güç ve enerjinin büyüklügünü...
12 Mayıs 2009 Salı
One more cup of coffee...
Your eyes are like two jewels in the sky.
Your back is straight, your hair is smooth
On the pillow where you lie.
But I don't sense affection
No gratitude or love
Your loyalty is not to me
But to the stars above.
One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.
Your daddy he's an outlaw
And a wanderer by trade
He'll teach you how to pick and choose
And how to throw the blade.
He oversees his kingdom
So no stranger does intrude
His voice it trembles as he calls out
For another plate of food.
One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.
Your sister sees the future
Like your mama and yourself.
You've never learned to read or write
There's no books upon your shelf.
And your pleasure knows no limits
Your voice is like a meadowlark
But your heart is like an ocean
Mysterious and dark.
One more cup of coffee for the road,
One more cup of coffee 'fore I go
To the valley below.
by bob dylan