4 Mayıs 2009 Pazartesi

ölsem...


ölsem...

gömülesi mektupların tozlu satırlarından eskiyip düşer gibi...

ölsem...

tüm gökyüzüm ölü balık

ve ben suda tek başıma kalmışım gibi...

ölsem...

küçücük cam küre akvaryum hayatım yosun tutarmış gibi...

ölsem...

cam duvarlar okyanusmuş gibi büyüse yalnız gözlerimin içinde...

korksam...

ölsem...

bir hiçmiş gibi kül olup savrulsam

rüzgarına at diye binip uzaklaşsam buralardan...

ölsem...

kül olsam...

kaybolsam bir toz bulutuna tutunup ...

ölsem...

satırları silinmiş okunamayan eski bir mektup gibi savrulsam gözlerinden...

ölsem...

yerin en dipsiz diplerine uçup gider gibi...

gögün bitmez yüksekliklerine gömülür gider gibi...

ölsem...

tek kulagımı kesip dudaklarına uzatır gibi...

sadece sesine gömülüp gitmek ister gibi...

senden başka birşey dinlemek istemez gibi ...

seni dinlemeye kendimi mahkum etmek ister gibi...

hep buna mahkum kalmak isteyen sana kör bir esir gibi...

ve sen hep suskun kalıyorsun gibi...

ölsem...

düşlerine gömülsem...

ölsem...

mezarımı sevsem

topragımı okşasam kürekler içinden saçlarını okşar gibi...

topragım saçların koksa

saçların topragım...

uzansam dizine uzanır gibi kazılı çukuruma...

kararsa gördüklerim kararsa gökyüzüm

kürekler bulut olsa..

üzerime yagan topraklar yagmurum...

ıslansam bakışların altından...

ıslansam saçların arasından...

ıslansam saçların kokusundan...

sırılsıklam gömülsem sana...

ölsem...

kisacık bir rüya gibi bitsem tüm kabus dolu anlara...

kısacık bir rüya gibi kısalsam uzun uzadı yollara...

ölsem...

ve minicik bir dua ninnim olsa...

uyuyakalsam bir anda yorgunluktan ölmüşcesine...

ölsem...

tüm hıçkırıkların yavaşladıgı o ana gömülsem...

sessiz bir suskunlugu

bu soguktan koruyamayacagını bile bile

incecik bir çarşaf gibi örtseler üzerime...

ölsem...

parmak uçlarım üşüse

çeksem ayaklarımı içime...

ölsem...

anne karnına döner gibi küçülsem kendime sımsıkı sarılıp...

çaresizleşsem...

ölsem...

gülüşünü mezar taşıma son dilegim diye kazısalar...

ölsem...

kanadı kesilen bir martı gibi kıyıdan baksam denize yansıyan yansımana...

sana...

dalgalar vursa ruhumun tüm isyanlarına...

ölsem...

cam duvarlara esir,

arkaya yapıştırılı yer yer sararmış bir deniz dibi fotografına sürgün,

hayalsiz prangasız umutsuz bırakılmış

gözyaşları suyunda kaybolan

küçük bir balık gibi...

ölsem...

sensiz...

nefessiz kalır bogulur gibi...

havam gibi...

yorulur gibi sensiz...

sensiz bogulur gibi...

ölsem..

gözlerinin hemen altına, o tatlı morluga gömülsem...

gözlerinden yagan yaşlar sulasa kuruyan topragımı bakışların gölgesinde...

ve ben dertlerini dinlesem tek tek

düşürdügün her bir yaşın...

ölsem...

avuçlarına gömülen yüzümün eteklerinden bakışlarının içlerine gömülsem...

ölsem...

sana gömülsem...


beN...01:41 Gecenin Pis Sularından...


Hiç yorum yok: