Mutfağın sessizliğinde.
Duymuyorum sesini.
Dünden kalan bir bardağın kenarında çamurdan ayak izlerin kalmış ılık dudaklarından miras.
Kurumuş sözlerin dökülmüş bir bir bardağın dallarından dibine sanki.
Mutfağın sessizliğinde.
Duymuyorum sesini.
Alaturka çalıyor uzaklardan bir diyarda.
Kimsesiz kalmış yurdum,
Öksüz ey güzel halkım...
Yetim yurduyum çorak toprağımın.
Büyütüyorum tüm sızılı mektuplarımı ve azılı intikamlarımı.
Korkmam ölümden,
Yetmez de bana o tabibin matarası asla,kinlenirim,
Koşarım şehadetin şerbet çeşmesine dur duraksız,
Gülüşü bereket kokan anaların ellerinin içindedir cennetim ve sen kokar.
Soysuzlar çetesi hain bir yağmur susmuş kalmış yangınlarıma.
Yarası olan anlarmış demiş şair,
Öyle değilmiş be ustam,
Yarası olanlar yakmış heryeri ve herkesi,
Sabır ile saka postuna çıkamamış derdi olan demek ki.
Kabuğunu kaldırmış toprak,
Ve kanamış tarih damla damla çıplak adımlarımıza diken diken batıp.
Üç dua susmuş dönmüş sırtını,
Üç mermi almış tüm öcümüzü zalimlerin vicdansız ellerinden.
Mutfağın sessizliğinde.
Duymuyorum sesini.
Uyurken öpmüşsün beni rüyamda,
Dudağımda kokusu kalmış dudağının,
Anlamam sanmışsın,
Avcısıyım o karaca gözlerinin,
ve topraktaki o narin,dantel misali kibarca ezilmiş yerdeki her güzel adımının...
09.36 bağrıma taş basan cura ezgilerine yaslıyorum başımı son nefesimde rüzgarın saçlarımı okşadığı kabrimin tümseğinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder