Ehemmiyetin saçların değil bilesin,
sal özgürlüğüne hepsini,teslim et rüzgarın tokatlarına saçının denizden dalgalarını.
Alabora olalım unutup sandalı mandalı ve bu soğumuş ocağında şu zalim dünyayı.
Boğulsun sevdasızlık üşüyen sular ile kaşıklarımızda sevgilim.
Bırak saçlarını koşsunlar özgürce heryere.
Bırak hepsini saçılsın yüzüne gözüne,
İnandıramazsın beni,
Sen bu değilsin...
Ehemmiyetin kor dudakların değil bilesin,
Sal uykusuna lavlarını,aksın sarp dudaklarının kayasından dudaklarıma yana yana,yaka yaka geçtiği heryere içimde,
Kurduna yem olsun avın olmak isteyen kalbim.
Ehemmiyetin fistanının rengi değil bilesin,
Kurşun kaleminde sabahın,
Kelimelerinde bana gidip gelen kamyonlar uçuşurdu mektubundan evimizde akşamları.
Kamyonlar seni bana taşırdı hasret yollarda hergün,
Sen bilmezdin...
Seni düşün düşün uyuyamazdım,
Değerdi,
Olsun,
Benden aldığın geceler sende kalsın istemem,
Artık senin onlar,bilmelisin.
Değişmiş yüzündeki evler,
Zaman değil dem vurduğum hayır üzgünüm,
Ama artık bu semt başkadır.
Ehemmiyetin sevişmemiz sevişmememiz değildir bilesin,
Sihir,dudaklarından süzüp yüzüme bakıp döktüklerindedir...
Sihrin mührümdür işlemeli ceviz kapımda,
Aç deseler açılmaz binbir derde kilit anahtarsız bir yerdedir şu saklı yüreğim ve sonra...
23.37 fin.
çilingiri gelmeyen akşamların kapı önü sevişmeleri ısıtıyordu üşüyen avuçlarımızı acımasız kışlardan sarıp saklayıp...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder