Yaşım dokuz,
Bir köy yeri ruhum,ataş almış eli heryeri,
Kaçmadım,
Durdum bekledim ölümü tanış olmak için.
Yaşım otuz,
Bir panayırın var saçlarından esen kokunda senin,
Bir koca dağdır etim,bozdan kırılmaz bir taş,
Bir ömürlük nefes tutmuşum içimde yanmaya hazır,
Bir baktın ki bana,tutuştum kıyamete dek unutup çırayı çamı...
Yanan taşa döndüm dur duraksız...
Yaşım ondokuz,
Bir bozkır kasımı ruhum,ölümünü arıyor gözüm kulağım,
Bir bozlak ki nakışlı hançerini sokuyor gözlerime baka baka sol yanımdan ebediyetime.
Bozlak ağladı,
Ben titredim.
İnan ki senden sonra,ben bir daha hiç böyle güzel ölmedim...
Yaşım yirmi,
Kabrimin taşını,düşürüp nefeslerimi ciğerimden usul usul nota nota ben işledim.
Rüzgarlar sildi tozunu taşımın her akşam da,
Ben Hakk'ın elini sırtımda işte böyle hissettim.
Kaderi mıhlamış taşa toprağa yaprağa Allah da,
Ben her gece uykusuz yatağımı böyle belledim.
Yaşım kırk,
İki dağ ile bakışıyorum serinde şimdi,
Sevsem kaç yanar sevmesem kaç,
Boşverdim harı ataşı nefeslerimden sulamayı,
Boğuyorum kalbimde küllerinden cız cız yıldızlar gibi ışıldayıp duran şu eşsiz sevdanı...
Yaşım otuzbeş,
Ölmeyi unutmuşum,
Yolun sonuna yatmış uyumuşum...
Yarısını tamını bilmem hiç,
Hakk'ın tartısında hesapsızım...
Yaşım yok daha,
Anamın karnında tüysüz kuşum.
Ağlasam yanacak ciğerim,
Sevsem biliyorum küldür şu kuş kadar yüreğim...
Yaşım asır,
Bilmem sorsan kaçım.
Ruhum tuzdan bir kayanın dibi,iki yaprak kokusu bir kekik dalı,
Azrailim,bembeyaz tüyleri rüzgarda söğüt yaprakları misali dalgalanan bir tekenin dili dudağı olsun,
Ve bir bülbül okusun sela'mı çayırlarına dağların...
09.57 dağlar,ağaçlar ve rüzgarların şarkılar söylediği sevdalarda ararken günü...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder