15 Ekim 2008 Çarşamba

hatırladın mı...?




hatırladın mı...?


hatırladın mı bu kadar sandalın bir fotografta yüzdügü günleri


hatırladın mı dünü...


ne kadarda çok sandal yüzüyor bu fotografta diyen gülüşü


hatırladın mı...


hatırladın mı ne kadarda zordur karşıdan karşıya geçmek


tersine yürüyorken çaresiz...


yanık yumruklarında tuzdur her adım...


ellerin yangın yeri.


hatırladın mı...


yolun ortasındayken bozulsa keşke tüm trafik ışıkları


ve kalsak yolun ortasında öylece


yanlış zamanda yanan bir kırmızılıgın hatasında, gölgesinde mahsur kalsak birbirimize dedin mi hiç içinden söyle...


hatırladın mı...
arkana dönüp tekrar bakmadan duramayan hislerini

yalnızlıgını zor sanıyosun hep


ama sen kalbini teslim etmek nedir biliyor musun


sürgün yaşadın mı sen hiç tüm hayallerine...


sürgün edildin mi sevdigin heryerden sevdigin herşeyden


hep aynı yerlerde adımladın acılarını...


sürüldün mü tüm gençliginden hiç...


hatırladın mı...


dünü ...


ondan önceki günü...


ve bir öncekini hatırladın mı hiç...


tersine yaşadınmı hiç herbir günü...


hatırladın mı ...


sevgi nedir ...seviyorum demek nedir ...hatırladın mı...


kutup yıldızı koymayı yazdıgın mektuplara


ve adına sen demeyi hatırladın mı...


komik bulunmayı...gözlerin hep o yıldızdayken ...yolunu ararken gözlerini ayıramazken ondan...


hatırladın mı...


yarını...bugünü...dünü ...sırasıyla hatırladın mı...


hatırladın mı


sol bilegimin içindeki yara izini...


hatırladın mı...


asla beddua etmeyecegimi...ettirmeyecegimi...


ALLAH 'a inandıgımı ,O'na sıgındıgımı başından sonuna kadar...


başından sonuma kadar...


hatırladın mı...


merdivenlerin kaçıncı basamagında elele tutuşmak için


ellerimi aradıgını...


parmak uçlarımı buluncaya kadar nasıl kazdıgını uzayan kazagımın kolunu...


kaçıncı basamaktı hiç saydın mı...


hatırladın mı...


bir dilenci olacagımı...


ALLAH rızası için biraz sevgi biraz anlayış diye dilenecegimi...


hatırladın mı...


hatırladın mı


gelmeyen bir tavşanı hiç özlemedigimizi


herşeyi ona borçlu oldugumuzu düşünmeni...


oysaki gidecegi yolu bilmeyenin gidecegi bir yoluda yoktur


dedigini aynı tavşanın...


alice 'e ...


hatırladın mı...


tutulucak eller var diyen...yardımımıza ihtiyaçları olan eller var diye haykıran


ve ellerimizin birleşmesini isteyen bunun için


sayfalarca heyecanlı kalp atışlarıyla güp güp yanımda oturan


kaçan korkak tavşanı hatırladın mı...


hatırladın mı...


ayaklarımın konuştugu kukla şovumu masa uçlarında


hatırladın mı...


sakız çignemek yakışmazdı hiç bana hatırladın mı...


hatırladın mı...


uçaklar geçerken agzımızı açıp aaaa diye bagırırdık ve ellerimizle kapatıp açıp


kesik kesik a lar bırakırdık gökyüzüne uçakların ardından...


hatırladın mı...


sabun köpükleri pekte uzun yaşamazdı


kısaydı ömürleri


hatırladın mı...


tüm oda deterjan kokarken,mandalina soyarken kabugundan fışkıran sular göz yakarken


ellerde sarışın lekeler ve kokusunu bırakırken


ne kadarda degerli gelirdi


ilaç isimli başlıklarıyla rengarenk promosyon not defterleri insana ...hatırladın mı...


paha biçilemez degerdeki bedava sayfalar müzesine hoşgeldiniz...


hatırladın mı...


hiç mısır patlatmadık,hiç kaynamış mısır yemedik ve mısır'a gitmedik


nepal'e uçmadık...hatırladın mı...


adalara gitmedik ve hiç faytona binmedik beraber düşlerimizde bile


hatırladın mı...


ya seninle mutlu olucaktım sonsuza kadar


yada yazar...


hatırladın mı...


yazdıklarımı ben diye imzalardım hatırladın mı


ve bitiş saatini işlerdim kenarına beyaz kagıdımın oya gibi...hatırladın mı...


atılan naylon poşetlerin binlerce yıl yok olmayacagı söylenir hep


peki atılan kurşun kalemle yazılı mektuplar kaç zamanda yok olur ...hatırladın mı...


hatırladın mı...


asla unutulmaması gerektigine inandıgını söyledigin bu anıları hatıraları


hatırladın mı...


hatırına bir oya işledim ...nakış bagladım bugün...


hatırladın mı...
ben...






Hiç yorum yok: