12 Ocak 2010 Salı

saat gelir düşer akşam geceden...kapanır kapılar...


saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
çözülür eller düşer yerlere...
üşür omuzlar , düşer gururdan mahmuzlar...
gözler gam , bir üst katın suntası dam olur yalnızlıga düşene...
çatına gök gürültüsü hıçkırıklar
aglayan yagmur damlaları gibi düşer gözyaşları şıp şıp ...
şemsiyesiz yakalanırsın çatısız evinde her kedere...
korkar çarşafının altına kaçarsın
yetmez kulaklarını kapatır kendi dizlerine sarılırsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
saniyeler düşer agızlara leblebi gibi peşi sıra...
kurur bogazda koskoca deniz , kurur agızda sözler
yutkunamazsın...
istesende artık zamanı sayamazsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
an gelir diz çöker tüm korkular yeni korkulara...
an olur kollarına agır gelir bir pamuk şeker lokması ,
düşersin soguk betonun yetim sarılışına yerde...
uzanır tavanı gökyüzün yaparsın...
her nedense hep yagmur bulutudur gökyüzün...
her nedense yosun tutar senin bulutlarının grisi tepende...
her seferinde yatagına savaşı kaybedip dönersin...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
tel örgüden kazaklar çoraplar dökersin...
her yaşına mendil diye gözlerinde
duvarında sararan bir fotografı öpersin...
titreyen korkak bacaklarında yüreginden dualar çizersin her akşama...
tüm insanlardan kaçtıgın gibi aynadaki senden bile
dört nala içinin derinlerine koşarsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
ansız aramalarda yastık altına sakladıgın tüm aglamaların yakalanır bazı...
hıçkırıklarına ceza soguk betonu çıplak ayak yatarsın...
üşüyen ayakların sana yaşıyosun diye fısıldar durmadan...
mektubu acılar , pulu sızılar ,zarfı çıglıklar yapıp saklarsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
sırtını dönüp yarına, gece boyu geçmişe kaçarsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
her gecesi aynı bir odanın saatinde tik takları uyku masalın sayarsın...
agla agla çorbana tuzlarını gözlerinden koyarsın...
dört duvar bir odanın en karanlık en kuytu köşesine hapsedip kendini
nefesinin son damlasına kadar aglarsın...
yorgun düşüp aglamalardan kendini esir uykulara baglarsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
gögüs kafesine esir yüregin küçücük bir serçe olup
vurur durur kafesine gögsünün durmadan...
demirden kafesine uçar uçar çarparsın...
çıkarın beni buradan diye bagırır kanında özgürlük...
yere düşüp kanlarının sıcagına uzanıp
betonda yoldugun tüylerini sayarsın...
sıyırdıgın parmaklarında aglaya aglaya utanıp kopan tüylerini toplarsın...
nede olsa onlarsız uçamazsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
söner ışıklar ,kararır mumlar sana sormadan gecede...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
kapanan herşeye inat
gözlerine indirdigin kepenkler ardında sabaha kadar uyuyamazsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
düşer vakit beton yerlere
sen takvimden düşen günleri sayfalardan toplar
yerine nakışlayıp baglarsın...
sanki geçmemişler gibi avunur aglarsın...
saat gelir düşer güneş günden...
saat gelir düşer akşam geceden...
kapanır kapılar...
düşer gözlerden bir bir takvim yaprakları gibi
iyi kötü tüm güzel anılar...

Hiç yorum yok: