18 Şubat 2010 Perşembe

dilbilgisi kanunlarına aykırı işler kahvesi ...


1.söylenenlerin aksine küçük harfle başlanabilir cümleye...

2.devrilebilir ağır yük taşıyan her cümle keskin kederlerin virajlı mısralarında...devrik cümlelerin anayolunda seyrederken kurşun kalemin, sinyal vermeden sollanabilir kalbe sızı saplayan her hatıra...

3.bir cümlenin orta yerinde büyük bir harfi hakedip kazanabilir bir kelime ...sayısal çıkan sözcükler , piyango tutturan çeyrek bilet satırlar ,altılı vuran ünsüzler dost olup yanyana oturabilir...

4.nokta koymak zorunlu değildir cümlelerin sonuna...yaşamlarının sonunda mezar taşı bir virgülde olabilir cümlenin ,mezar taşsız sırf kabaran toprak örtülüp üzerine öylece gömülebilirde cümleler...

5.noktalama işaretleri yer değiştirebilir her vakit...işi çıkan noktalı virgülün yerine nokta yada virgül bakabilir birkaç satır,birkaç gece,birkaç gün...

6.inancın , yazarken harfleri ne kadar büyük yazdığından ölçülemez asla...kimsenin göremeyeceği farkedemeyeceği kadar küçükte yazılabilir inandığın büyük gücün ismi...sen küçük yazdın diye küçülmez hiçbir inanç kalplerde,yada enerji kainatta...saygı dediğin ama altında büyük bir korkunun biriktiği bir dağdır tavrın böyle durumlarda...ve korku,inanmadığı şeyleri yaptırabilir insana...demekki korkmak doğru degildir...sen ne kadar küçük yazarsan yaz ,unutma isterse insan herşeyi farkedebilir...

7.günahların yada hataların heykelleştirilmiş bir rakamı olamaz kutsal kitaplarda asla...yedi ölümcül günah , yedi büyük yanlış diye birşey yoktur aslında...yedi büyük günah üç küçük kuzu güzel bir masaldır sadece kulaklarda...sizi uyutan büyüten masallar ağacında yapraklar dökülmez hiçbir zaman...çam agaçları kesilip ölen agaçlar üzerine süslenemez hiçbir zaman hiçbir an...

8.derin bir sessizliğede ünlem koyulabilir derin olduğuna inanıyorsan eğer...bir haykırışa gerek yoktur illaki...bağırmalara çağırmalara uzak yerlerdede ünlem çiçekleri açabilir büyüyebilir elbet...buraya ünlem buraya virgül ekilir arkadaş onu ekeceksin diyemez hiçkimse ; tarlası sizin kaleminizle sürülen bir kağıdın topraklarında...

9.sorular soru işareti atılmadanda demirlenebilir bir limana...sorular soru işareti olmadanda sorulabilir bir gözden diğerine hiç konuşmadan sessizce...

10.üç nokta has topraktır boş topraktır su kenarına uzanmış oturan...ne ekersen onu büyütürsün uzatırsın dahada...ne ekersen o kadar oturur sofra açarsın agacının dibine...azığı , aklına mıh gibi çakılı olanın gülüşüdür güneş tepede yorgun terli temmuzların...tırpanı gözlerin,sabanı kurşun kalemin ,pulluğu kederlerin...ne kadar sürersen o kadar nefes alırsın ,ne kadar bakarsan o kadar aç kalırsın...

11.unutma kanunu olmaz hiçbir yazının...kanunu olmaz hiçbir gülüşün...kanunlar beyinlere çakılmış çitleridir bu şehrin...dört ayağının üzerine düşene yasaktır özgür yolculuklar...çitler ve dikenli teller olmadanda zeytin verir tüm zeytinlikler...çitleri insanlar toprağa çakar...nedendir bilinmez üstelik sorulmazda ,herşeyi insanoğlu bölüp hapseder...ağaçlar güneşe ve suya bakar,susuzluğa ağıt yakarlar sararan yapraklarında sadece...

12.korkma hastalık kapılmaz korunuyorsan eğer hiçbir rus şiirinden ,
düşünebiliyorsan eğer...düşünüp kendinide yargılayabiliyorsan eğer...korkma frengi düşmez kalemine saman kagıtla öpüştü diye ,aids bulaşmaz satırlarına şiiri rus olan satırların ;sırf çok güzeller diye sevilmez hiçbir kadın yada şiir, kederi teninde eski bir hançer yaranı yakıp kanatmıyorsa eğer...

13.uğursuz değildir hiçbir rakam ve hiçbir deniz ,üzerinde şiir gibi uçuyor diye göçmen mısralar; günde beş dakika belki görebildiği akşamüstü güneşini öpüp uğurluyor diye eşi, gecede güneşe sevdalı ay...uğursuz değildir hiçbir rakam ve hiçbir deniz,çalınan kumlarından açık kalan yerleri yosunla yamalıyor diye utanıp geceleri...sen gelgit diyorsun geceye,ve deniz utanıp başını önüne eğiyor mumu ay bir geceye mahçup düşüp...

Hiç yorum yok: