3 Şubat 2010 Çarşamba

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...


sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...

soyunduk tüm gereksizligimizi üzerimizden...

çırılçıplak bir dürüstlük ile utandık kısa bir süre birbirimizden...

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...

yok yok ölümün elbisesi degildi bu ...
kefenlerin sandık örtüsü oldugu yerden gülümsüyorduk birbirimize...
sanki bakışlarımızı dayayıp birbirimize gözlerimizden ölümsüzlügü içiyorduk...

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...

dünya içimizde uyuyan tüm huzursuzlugumuzun üzerine bir örtü örttü sonsuza dek uyusunlar diye sanki...

bütün kederleri pış pışladı rüzgar gülüşmelerimize uyanmasınlar diye...

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...kalbimizden ,içimizdeki sıcacık hislerin su degirmeninden geçtigini hissettik ilk defa deli kanımızın...

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...o kadar büyük bir gelinlikti ki bu , yorgan sanmıştık üzerimize uzanan bu beyaz örtüyü biz...gökyüzünün bizi izledigini bilmiyorduk...kendi gelinligini bulutlarından soyunup bize giydirdigini farketmeyecek kadar utanmıştık birbirimizden belkide...ne kadar soyunsak o kadar zırhlanıyorduk sanki...kan degirmenimizden dört nala dönüyordu yüregimizdeki her heyecan sanki , hızlanan nefeslerimizin rüzgarında kalplerimiz durmadan çarpıyordu...çarpıp duran yüregimizde,o coşkulu degirmenden tüm hisler ögütülüyordu harf harf bugday taneleri gibi mısır taneleri gibi avuçlarımızda...titreyen un ufak fısıltılar düşüyordu agzımızdan birbirimizin aşk çuvalına...

sonra Beyazdan bir yorgan kapladı küçük bedenlerimizi...ve biz dudak dudaga edilen , iki dudakta tek bir dua ile aynı rüyada uyuyakaldık birbirimize...

Hiç yorum yok: