2 Şubat 2010 Salı

nerede su olursa , orada sözler kurur...


nerede su olursa , yeşile kaçar orada aglayan bakışları ile kuruyup sızlayan çaresiz gözler...

nerede su olursa , susuz kalır orada mutluluklar ve gözleri birden bastıran saganak yagmurlar kaplar; mevsim agustosun kurak rüzgar zamanıda olsa...

nerede su olursa , ölüme bırakır kendini orada dilindeki tadı paslı susuzluk...düşer sözler gözlerden aşagılara , susar susayan dil tüm konuşmalara...

nerede su olursa , orada sözler kurur...susuzluk kentinde yagmurların bardaklarda biriktirildigi bilinmez kimse tarafından...aşksız bir kalpte tüm hisler yagmurları içerek büyür kimse bilmez...

nerede su olursa , orada mektuplar şemsiyelerin altında okunmaz sevdigine ...yagmurlar elleri açtırmaz gökyüzüne mutluluk ile...

nerede su olursa , yeşile kaçar aglamalara zincirlenen aşık tüm gözler...ve susar tüm gülümseyişler...

nerede su olursa , orada susuz kalır elele uyuyan tüm sessiz sevdalar...

nerede su olursa , orada çiçekler dogar ve aşklar ölür...çölü yürüyüp günlerce susuz kalan tüm aşklara yasaktır suyu ilk gördükleri anda onun tadına bakmak ,kana kana onu içmek...yoksa ölür tüm aşklar bir su kenarında öylece...bu yüzden beklemek sabretmek zorundadır suya hasret kalan susuz her aşk o SUYUN başında öylece...ve bir anda konuşmamalıdır herşeyi , harf harf dokundurmalıdır dudaklarına tüm konuşmak istediklerini...yoksa kalp durur tüm çarpışları ile ve ruh tek aşkını , bedeni yürekteki tüm eşyalarını toplayıp terkedip gider...

Hiç yorum yok: