5 Ağustos 2024 Pazartesi

Kırmızı bir sis


Bir inkar geçti boynumdan ölüm diye.
Bir sinek öpse sızlayan tenim vazgeçip öldü sonra.
Hislerim öldü.
Ateşlerde yürürken dalıp gider oldum uzaklara.
Kendi ördüğüm iple astım kendimi yine.
Kaç ağaç saydım fidandan kuru cennetine toprağın bilmiyorum.
Çok çok zaman döküldü geçti gözlerimden.
Sayılmaz asla bile denen çöl taneleri tükendi o kum saatinde şimdi.
Bir inkar geçti boynumdan ölüm diye.
Kim umut kim cefa artık görmüyorum.
Kan kaybediyorum,
nasıl olacak peki,
Üşümeyi de beceremiyorum.
Bir uçurumdan kaydı ayağım doğduğum an,
Düşmek ve ulaşmak taşa toprağa,
güzel bir sonun gülümseten noktası belkide,
Sorun şu ki,
doğduğumdan beri yere kavuşmasız daima bitmez tükenmez düşüyorum.
Bir inkar geçti boynumdan ölüm diye.
Gözlerimin kapıları bir açılıp bir kapanıyor.
Bir bıçak giriyor yüreğime usul usul,
Hissetmiyorum...
Acılar terketmiş ruhu bedeni.
Güneş kavuruyor tutup kollarından düşen kanımı yerde.
Buharlaşıyor kan revan tüm pazarlar.
Kırmızı bir sis köz be toz yakıyor tüm görebildiklerimi...
Bir inkar geçti boynumdan ölüm diye.
Tekmeliyor,tekmeliyor,tekmeliyorum iskemleyi,
Takılmış kayın iskemlem pençesinden yere ve zamana sanki,
ölmüyorum...


09.21 kuruyor düş ağacım.soluyor yarınlar.sorulmadı hesaplarım.söylesene kim soracak ? 


Hiç yorum yok: