12 Mart 2025 Çarşamba

Azad ettim kendimden seni

 
Başını bir sarayın omzuna dayadığı denizden biryerde,
bir çay bahçesi taburede azad ettim seni hatırlıyorum.
Bana ait bir kuş gibi değil elbette biliyorum,
Sen de biliyorsun.
Karşılaşmıştık eski güzel bir yolda.
Buğdayına aç susuzdun kuş bedeninde sen de,
belliydi uzun bir uçuştan sonra yorgun düşmüştün yaşamaktan yine,
Düşmüştün sanki bir anda bir ağaç dalından önüme.
Kıyametin bir yangını vardı sanki tüm dünyanda,
her yer kül olmuş ve sen ancak uçarak kurtulmuşsun misali,
Uçmaktan yorulmuş tükenmiş düşmüştün önüme ve son bir buğday tanesiymişim gibi bakmıştın bana...
Akıllıymışım öyle diyorlar,
Kendimin aptalıydım ben oysa,
Kendimi yalnız sende izleyebiliyordum.
Her yeri yanmış kıyamet ardı bir gezegende,
Kavuştuğum okyanus boyu duru bir su gibi dökülmüştün önüme.
Gözlerimin okyanusu kadardın yani.
Kendimi gördüm seninle,kendimi buldum yüzünde.
Meğer çok çok zaman önce yaşamaktan kalbolmuşum...
Şimdi anlıyorum.
Başını bir sarayın omzuna dayadığı denizden biryerde,
bir çay bahçesi taburede azad ettim seni hatırlıyorum.
Hafifle diye,
vicdanının seni uçurmayan taşlarını çıkar ayaklarından diye,
istediğin tüm uzaklara tüm bulutlara uç ve dokunabil diye...
Ne kadar doğruydum ne kadar yanlış inan bilmiyorum.
Huzur bulmanı istemiştim sadece.
Başını bir sarayın omzuna dayadığı denizden biryerde,
bir çay bahçesi taburede azad ettim seni hatırlıyorum.
Tıpkı bana anlattığın,tam öyle istediğin gibi,
Ben kalayım sen uçup git bu sefer diye gibi...
Pilin bitmiş öyle dedin bizim dilimizde,
Sen uzandın,ben ellerimi çektim geriye.
Etik dedim,ama yalandı,safca kendime söylediğim...
Tutsam ayrılamazdım,azad edemezdim seni benden uçup kurtulman için,
dokunsam bir daha doğrulamazdım asla ellerinsiz çünkü,
Taa içimde hissettim...
Yüzün soldu,kırıldın,denizlerin çekildi ellerinden kanından...
Kalktın gittin oradan.
Ben izledim seni ardından.
Geriye yürüdüğün yolunda sana ne olduğunu,ne düşündüğünü asla bilmeden.
O çok sevdiğimiz türk filmlerindeki gibi,
Azad ettim kendimden seni.
Hiç istemedim ama doktorun da sana hep dediği gibi
"olması gerektiği gibi".
Sonra sen uçtun belkide,
Ve ben kaldım geride...
O herzamanki küçük güzel kafesimizde...

Bir daha uçmadım hiç,sadece yürüdüm  heryere...

Artık kendimi hiç görmüyorum...


10.47 aynalar kuşları delirtir diyorlar,keşkeler şairleri...söylenmemiş itiraflar gazetesi suskun yüzümde düşler bugün.ne zaman düşsem,kalkmıyorum ayağa,gerisin geriye uzanıp göğe bakıp ağlıyorum hala çocuklar gibi.uzun sürüyor,çok uzun...çok doluyum,tükenemiyorum.bir kuşun sıcak ülkelere uçması gibi yürüyorum bu yüzden her yere sonsuz yollarda aklımdan düşsün diye her şey.aynı güne çakılı kalmışım,paslı bir çivisiyim sanki zamanın,yavaş yavaş eskiyip pasından zamanın kumları gibi aşağısına dökülen.duvarından toprağa,usul usul farkedilmeden yıllardır dökülen satırlar gibi...

Hiç yorum yok: