Uykusuz onlarca gecelerden sonra,
ağaçtan vurulup düşen bir kuş gibi uykuya düşmelerim var.
Hiç rüya görmem deyişlerim var,
Rüyanın içinde gözlerimi açışlarım,rüyaya uyanışlarım var bazı.
"rüyamda gördüm seni dün gece" nedir bilmem.
Ama rüyamdaydın dün gece.
Hilar mağaralarında güneş batıyordu kadim taşlara dokunup ılık ışıktan eliyle,
oturuyorduk seninle hilar taşlarında güneşe karşı.
Konuşmadan izledik akşamı ömrümüzden geriye sayıp.
Telaşsızdık.
Zaman karıştı kayboldu seninle yine herzamanki gibi gözlerimde.
Zaman kiplerinden ustaca dizdigim onlarca katlı iskambil kulem devrildi gitti önümde.
Karıştı uçtu tüm zaman kipleri gözlerimden uzaklara.
Dokunamadım.
Dokunmak istemedim de.
Konuşmadan izledik akşamı ömrümüzden geriye sayıp.
Telaşsızdık.
Zamanın kumları doğmuş tutam tutam bin yıldır,
Bir hapşurdum hepsi uçtu gitti avuçlarımdan.
Rüyanın içinde gözlerimi açışlarım,rüyaya uyanışlarım var bazı.
"rüyamda gördüm seni dün gece" nedir bilmem.
Ama rüyamdaydın dün gece.
Hilar'da ardımızda bizden uzak bir ağıt bir ezgi,
Eleleydik seninle suspus.
Hem ağladık hem güldük gözlerimiz diyarında,
Göz yağmurlarını derdik içtik yanağımızda birbirimizden...
Tuzun tadı kaldı sessizliğimizde.
Kanadık,
Mendile göyneğe aldan sürdük birbirimizi.
Güneş gitti karanlığa,ay geldi parmak uçlarında yürüyüp sessizce yanımıza.
Farketmedik...
Dudağından uzandım bir köz aldım,
Bir çam ormanıydım,
Tutuştum.
Yandım usul usul sabaha kadar.
Üşümedik hiç taa ölüme kadar.
11.01 uyur idik uyandık.uyanık idik bir rüyaya dolandık.görünmez bir zincire kundak olduk.yaşasak yaşar idik,biz esaretten atladık düşüp öldük ömrün beşiğinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder