9 Ağustos 2010 Pazartesi

kelimelerimi vuruyor yüzün...


kelimelerimi vuruyor yüzün...
bakamıyorum...
sol yanıma göçen, göçmen kuşlarım düşüyor gamzende gölüne.
kağıdımda kırmızı kalem başlıklar kanıyor her satır başında.

kelimelerimi vuruyor yüzün...
bakamıyorum...
küçük bir göl kenarında iki nefeslik duraklarda,
düşüp ölüyor turnalanan sözler yolunda...
yüreğimden kalkan turnaların kağıdıma kanat yoludur,
kalemimde adımlanan oysa...

kelimelerimi vuruyor yüzün...
bakamıyorum...
düşümde bir ipte iki cambaz canpazarında...
uçuşuyor sözcükler ağzımdan boşluğa...
ve taş olup düşüyor mısralar sanki yerde biriken suya...
vurulan cümleler düşerken suyun dizlerine,
süzülüyor harflerin tüyleri kağıdın etrafına...
kan revan şiirler yurdunda...
kaçışıyor kalanlar korkuyla,
ve ışıldıyor uçuşan kanlar gök yüzünde tüm sıcağıyla...

kelimelerimi vuruyor yüzün...
bakamıyorum...
ne zaman keman çalınsa iran semalarında,
bir aç hırsızın eli kesilir süte karşı...
neye ne kadar aç olduğu sorulmadan hemde...
ne zaman keman çalsa iran semalarında,
güneş yağmurları siler gökte göğün yüzünü mendiliyle.
ve avuçlarım kanar lav kadar sıcak tavrında endişeyle...

oysa dedim ya, kelimelerimi vuruyor yüzün...
bir bağ sabahı gülümseyişinde,
dudağının bir tarafında sanki bir salkım üzüm,
diğerinde, ciseleyen yağmurdan damlayan bir damla hüzün...
gülsen harap yüreğin,
ağlasan şarap lekesi gömleğin...
tavrında aheste sarhoş adımlar üfleniyor dışarıya...
yukarı tükürsen yağmur,
aşağı baksan dizlerin titriyor...
yinede kelimelerimi vuruyor yüzün...
ve şiir kan kaybediyor...

2 yorum:

Damlo dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
üryan dedi ki...

seni(de) kan tutar mı?

kan kaybetse de kelimeler..
yüzüm vursa da kelimelerini..
yine de..
yine de..
bak!