14 Ocak 2011 Cuma

mevsim,saçlarını ıslak rüzgarın taradığı zaman gözlerimde...


yüzüm yüzüne siliniyor sevgilim...
ve üzümler düşüyor asmasından,
kağıda düşen yangında alev harfler misali avuçlarımın küllü ocağına.
kararıyor kağıdım usul usul,geceye dönüyor harflerin yüzü yavaşça.

yüzüm yüzüne siliniyor sevgilim...
ve kim neyi yanlış yaptı bilinmiyor asla...
çok koyunun var kavalının ardından seni takip eden,
sebepsiz...,
sualsiz...

yüzüm yüzüne siliniyor sevgilim...
ve sen en çok şeyTANI oynamaya çalışırken kanatlarını açıyorsun sırtındaki sahnede,
rolünü boğazladığının farkında bile değilsin tertemiz gözlerinde...
bakışların yanıyor bir köy evi gecesi soğuk tenimde...
mevsim,saçlarını ıslak rüzgarın taradığı zaman gözlerimde...

yüzüm yüzüne siliniyor sevgilim...
ağzıma kadar geliyor içimdeki YAZ diyen kalp gürültüsü,
ve sağanak yağmuru zihnimin...
ama duruyorum öylece cümlenin sonuna gelince,fiili eksik bir gülüşle
terkediyorum elimde kalemi,tenimde YAZ diyen hederi...
yazamıyorum bir türlü anlayacağın,
kötüyüm bu aralar...

ama yüzüm yüzüne siliniyor sevgilim...
masada kalan silginin tozlarından topluyoruz öpüşmelerimizi...
silinesi bir mürekkebin silinemeyen gülüşü yankılanıyor
kağıdın duvarlarında ardından,
sessizce topluyor seccadesini sonra yüzümde gülüşünün hatırası bir zaman.

Hiç yorum yok: