1 Temmuz 2025 Salı

Körler diyarında bir sağır

 
Körler diyarında bir sağır.
Kimse görmüyor kimseyi,
Duymuyorum onları ve kendimi.
Ve her şeyi görüyorum en ince toz tanesine kadar,
Anlatsam yüzbinlerin yüzü gülüyor,
Duymasam da ben kendimi,önemi yok,
Sussam hiç bir anlamı yok çünkü yürümenin.
İncecik rüzgarla sürekli sallanan bir ip sanki yaşamak,
Öpsem seni yeter bana ve değer herşeye,
bu yaşadığım da yeter üstelik,
cennete dahi hayır çekerim,
Sensiz umrumda değil nefes almak bırakır sonra çeker giderim.
Sarhoş canbazıyım bu bize hain sallanan ipin,
Kime ne !
Yürüsem de,yürümesem de düşerim...
Körler diyarında bir sağır.
Ölsem,
Ne ağlayışlar ne dualar,
Hiçbirini duymuyorum...


12.52 eski güzel günlerin hatrına gülümsüyorum akşama...

şiirim savrulur karahindiba tohumları gibi kırlara

 
Benim şiirimin ayağı yere basmaz,
Ya ağaca tırmanır,
Ya atlar bir dağın tepesinden rüzgara sarılıp.
Benim şiirim büyümez,çocuk kalır sevgilim.
Ya yağmurun altında açar kollarını ağzını,
Ya bir çamur birikintisine uzanır kumsalı gibi altın kumların...
Benim şiirim nefes alır,nefes verir,
Şiirim yaşar bir ağaç gibi,
Sararır yaprak döker ekimde,
Su ister susadığında göklerden...
Benim şiirimin kulağı pek duymaz,
Dinlemez kurallar bağıran megafon ağızları.
Benim şiirim dali'sidir kağıtların,
Her okuyan anlamaz duyduğunu...
Benim şiirim savrulur karahindiba tohumları gibi kırlara,
tanrının üflediği nefeslerinden kan dolan kanatlarınca...
Benim şiirim bir cam şişede sallana sallana yüzen,
Çırpındığın okyanuslarda koluna değen bir ırmağın suyu dağlardan eriyip gelen...
Benim şiirim ilk nefesi yeni doğan bir balinanın,
Tutulmaz kor elması sönmez ateşlerin dallarında büyüyen.
Yanar parmak uçlarının dantel çıkıntısı,
Sızlar tüm dünlerin gevrek huzuru yüzünde,
Tuzlanan göz yaşlarından yıkanıp asılır eski gülüşlerin ıslak ıslak yüzündeki akşam güneşine...
Şiirim bir bardak çay akşamın gölgesinde.
Şiirim bir damla zehir dudağından emip eğirdiğim...
Benim şiirimin kıyameti kırılmaz kaderin yumurtasında.
Unutur her kıyameti onu,
Ezberlenemez,
Akılda tutulmaz asla...


12.41 yazmak ve yaşamak üzerine...
tanıştığıma memnun oldum sevgilim...

Anomali sevdalar zamanı

 
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Sen normal değildin,
Ben hiç ama hiç...
Anlaması zor bakışlardı bizimkisi,
Çözemezdi asla leyla mecnunun kalemi dahi.
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Bu kadar un koyulmazdı pankek'e,
Bu kadar gurur ve tutku sevmeye,
Söylemiştim de üstelik kendime...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Mektuplar ile konuşurduk seninle,
Başka başka diyarların sevdalısı gibi beton bir şehrin koynunda,
Eski filmler gibi...
Sanki dünya savaşı varmış gibi göklerde.
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Kulağımıza bir fısıltı ile sözler bağlardık aşk ile umut ile,
Ne zaman sarılsak sımsıkı birbirimize,
Gözlerimi yumardım tüm dünyaya sarıldığım sıcağında,
Ve bahçemizde otururduk seninle çocuklarımız koştururken,
Gül kokusu burnumuzda,
Elimizde dumanı üstünde bir çay bardağı,
İçinde mandalin bir oralet ile...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Becerebildik mi beceremedik mi bilmiyorum inan,
Hakkını verebildik mi sevmenin ?
Bence fazlası vardı devden de dev ama,
Belki kargaya yavrusu kartaldı bilmiyorum da,
Üstü kaldı masada,ve kimse almadı,
Uzatmadı dahi elini,
Üstü kalsın dedik ve çıktık aşktan...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Sen normal değildin,
Ben hiç ama hiç...
Bir kedin vardı bahçede,
Adı tekerleme bir çocuk dilinde.
Sen bir kediyle kaçtın itiraflarından,
Ben bir plastik tavşanla masalarda...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Fotoğraflar verirdim sana hediye diye,
Eski istanbul kadar güzelsin sevgilim deme çabalarımı katlar ütülerdim her sabah sana...
Kendimi bir daha hiç o kadar canlı yaşar hissetmedim sevgilim...
Yarı ölü tanrısıydım genç mürid kuşların sadece.
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Biz başka doğmuştuk seninle sevgilim,
Bizi başka sevmişlerdi,
Bizi başka büyütmüşlerdi belliydi...
Mıknatıs misali,
Çekildik birbirimize,
Kaçsak kaçamadık,
Zaten kaçmak da hiç istemedik...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Eridik birbirimize,
Karıştık tanrının kutsal bardağında,
Ve döküldük araf'ımıza seninle,
Bir daha da çıkmadık,çıkamadık oradan fikrimce...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Sen normal değildin,
Ben hiç ama hiç...
Nasıl da bulduk birbirimizi...
Benim şansım,
Senin şanssızlığın mı,
Yoksa tanrının ıslak gözleriyle bize gülümseyişi miydi inan hiç bilemedim...
Ama,
Nasıl da bulduk birbirimizi...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Toprak renkli gözlerin gezegeninde,
Mavi gözlü bir sevda doğurdun sen bize...
Kadim kalbine sağlık sevgilim,
kutsal rahmine sağlık aşkım...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Buzdan günlerde,taş meydanlarda otururduk seninle,
Mutluyduk,
Gökyüzü bizimdi,
Ve her şeye yeterdi...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Sevmek sevmekti,
Başka hesabı yoktu birbirine bakan masum gözlerin,
Aman onların olsun tüm pis işleri,
Dışarıda kalsın,hiç girmesin içeri,
Biz bizden başka bir şeyin nefesini almayalım asla içimize,
Kirlenmeyelim hiç sevgilim...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Ve biz ezelden beri zaten hep zengindik seninle sevgilim...
Kağıt paralar bahanesiydi sadece bu sinsi oyunun...
Biz tertemiz beş taş oynadık,
Saklanbaçlar saklandık seninle...
Mutluyum yani bu anlamda.
Gözlerimde kirlenmedi dünya hiç seninle.
Şimdi kavga bende,savaş bende.
Başka bir adam döndüm her savaştan...
Yine içimde o aynı çocuk uzanıyor ama yine de sen merak etme...
Anomali sevdalar zamanıydı yüzyılın belki.
Sen normal değildin,
Ben hiç ama hiç...
Olsundu,
Mutluyum yine de,
Alsan da almasan da beni yeniden içeri,
Denedim mi denedim...
Yine de sevgilim,
Çöpe atılmış kolu kopmuş sökük ayısı ruhumun,
Daima senin...
Seni seviyorum,
Ve sana da benden bir "Günaydın,Merhaba..."


10.09 takvim yaprakları solacak ağaç dallarında bir bir sevgilim,adı eylül olacak aşkın...