1 Eylül 2010 Çarşamba

adından sevdim bazı şiirleri...susuşundan bazısını...


KAR ALTINDA BİR SABAH

Ağzında yasın gülleri
tuğladan çocuklar döküyor
kar altında bir sabah
toprak kokuyor nefesi

Silmiş künyesini haritadan
taze bedenler yontuyor
kar altında bir sabah
kederin ve aşkın dülgeri

Ruj ve kelebek mimarisidir
geçmiş günlerden düşen alnına
kar altında bir sabah
erkenden aydınlanıyor kefeni

Bulutlar ve yaralı kuşlardan
serin mezarlıklara
kar altında bir sabah
gül ve rüzgardır yağan şimdi

Kim anlar şairlerden başka
çürüyüp solsa da şiirler
kar altında bir sabah
ölümün yüzündeki cevheri

Refik Durbaş...

RÜZGARA YAZDIM ADINI

Adını, vadilerin cemresinde
yolunu yitirmiş sulara yazdım
Saçlarına kırağı düşmüş ovalara
Göçmen kuşların konağı ovalara
Rüzgara yazdım bir de...

Seni o rüzgar getirdi bana

Gördüm seni bir daha
gençliğimin ilkçağının
gözleriyle gördüğüm gibi...

O yıllarda da böyle miydi
dudaklarının ve ağzının iklimi
kirpiklerinin karası
alnının serin serinliği
saçlarının ilkbaharı?

Yüreğimde aşkın ve yarası...

Yüreğim çarpardı

Ben çarpardım yüreğimi
çıkmaz ve ara sokaklara

Denizlerin tuzuna
gurbetlerin hüznüne
hüzünlerin sılasına...

Gözlerin,gözlerindi melhem
yüreğimin yarasına...

Alıp gitmek vardı seni o an
'Bana bir şiir oku' dediğinde

Alıp gitmeliydim seni...

Bedeni haritalardan silinmiş
bir park kanepesinde oturur
başımı omuzuna koyardım
sana şiirler okurdum

Senin şiirini okurdum

Gökyüzünün en karanlık gecesinden
en aydınlık yıldızını çalar
ve kalbinin üzerine koyardım

O yıldızın aydınlığı ile aydınlanırdı
senin geçmişin ve benim geleceğim

O yıldızın aydınlığıyla
sana sevdalar biçerdim
bana karasevdalar...

Sana sevinçler ve bana hüzünler...

Ah, geçmişimin hatırasından
hatırıma bir daha gelen sevgili

Kalbimin hangi kuytusunda
saklamalıyım şimdi seni?

Hangi vadilerin rüzgarına
yazmalıyım adını ve aşkını?

Hangi rüzgarın elvedasına...

Çık gel şimdi nasıl gelirsen gel
ben beklemedeyim

Bir telefonun sessiz teline
bir mektubun puluna değil
rüzgarlara yazdım adını...

Rüzgarla bekliyorum seni...

Refik Durbaş...


KUŞLAR DA ÖLÜR

Her sabah böyle ağlar mı Üsküdar
yoksul karanlığında kuşların
aşkın ve umudun bir de acının
rüzgarıyla uçarken bulutlar

Herkesten çok kendime yabancı
yaşadığımdan bir hayli yanlışsam
kim süzer gözlerimden ışığı
ölümü yüreğimde avlamışsam

Çalınsa da inancın alınteri
sessizlikle boğulsa da sesim
şafaklar yazacaktır kimliğini
ufkumu kuşatan denizlerin

Sabah olsun, giderim, sen kalırsın
kalır seninle, binlerce kuş cesedi
içimde sönmeyen o diri yangın
ve sessizliği özetlemek hüneri

Aydınlığından damlarken umutlar
zulmün ve kederin bir de acının
hala barınağıysa yalnızlığın
artık her sabah ağlasın Üsküdar

Refik Durbaş...

* ustamı, şiirlerin adından severim çoğu zaman...uzar gider çoğu zaman mısraları boğum boğum...bazı zamanda son nefes gibi kısacık biter şiiri dudağınızda üşümüş buz gibi...başucumda durur bazı zaman geceleri.uzanır sayfaları kıvrık ,kolları açık uyuyakalır yastığımın sol yanında...ve ben şiir ararım,mısra yürürüm onunla geceleri...kıskanılası bir kalemdir dili...adından sevdim bazı şiirleri...susuşundan bazısını...

Hiç yorum yok: