8 Eylül 2010 Çarşamba

üşüyen bir ölüm bu ellerinden yavaşça kayan.. .


her ısırışım bir damla kan bırakır yarasının kenarından akıp,
haracına esir bir sıcaklık son bulur soğuğun koynuna düşüp.
her bakışım kan kaybı...
üşüyen bir ölüm bu ellerinden yavaşça kayan,
titreyen dudaklarında moraran ıslak bir böğürtlen gibi
çabucak tükenecek şu zaman...
her an,suskunluğunun limanına demirleyen bir sandal yüzünde.
ve çarşaf gibi bir gece denizin üzerinde,şu gözlerindeki sır.
toprak bir testide buz gibi kokan,
ve soğukluğu kokusunda ıslanan,
bu topraktan pişme cam kadar kırılgan şehir.
yumruğumda köy ocakları alevlenir...
her duruşum volkan kininde zehir.. .
içten içe duman bir yangın bu...
yandığını göremiyor asla bu şehir.
gece kadar karanlık şu yangın.
her düşüşümde gözlerin zindanına,ellerimde sızılı bir tan
ve düşlerimde,gurbette seni özleyen hüzün kokulu bir yan ağarır...
ah aahh,bir bilsen sessizlik içimde nasılda bağırır...
yüzümde simsiyah bir yalan bu an
ve üzerinde beyaz bir tüy dolanır...

Hiç yorum yok: