11 Ocak 2011 Salı

şeyTANI f/arzıma kazdım...


yazdım...
kendimi deşmek için kalemi vurdum göğsüme her seferinde,
ve kurşundan kürek ettim kağıda sürünen bastonumu elimde...
y/azdım...
ağlayan duvarımın önünde sus ettim sızıp akanları gözlerimden...
hıç/kırıkları boğdum suskunluklara kin ısıran dudakların cephesinde.
yazdım...
kar yağan yüzüme vuran yar'ın sıcak gölgesinde...
ve güneşin yalan yüzüydü gülüşün dudağının yazlık ahşap penceresinde.
üşüdüm yanağından salınıp gamzene dökülen teninin incecik çizgisinde..
yazdım...
kışını terkeden kırlangıcın türküsünde...
şubatından kaçan turnanın ezgisinde hep bir nota azdım...
yazdım...
şeyTANI f/arzıma kazdım...
kağıttan bebeklerin defter beşiklerinde,
en çok yüreğimi sakladım...
benim kalbim sırtımdaki çantada atardı,
bir ben duyardım beni saklı sessizliğimin çalıları arasında.
bir ben uğrardım kimsenin ziyarete gelmediği ağlayışların fakirhanesine.
yazdım...

*
tEZ başım vurula kellem mısra mısra döküle hasırdan kan kazanı OCAĞIMA.
ŞUBATIMA yüzüme gelinliğini eriyen karlar döküle.
MARTIMA üç beş susamın kanatlandırdığı bir lokma şiir savrula...
tEZ zamanı gözlerinde sevdiğim...
ve dudakların,celladı olsun battaniye altına saklı tüm sessiz korkuların.
dudaklarından nazlıca dökülen bir fısıltı baltası olsun sözlerimin.
kes soysuz sözlerimin başını yüreğinde...
al cANIMI dilinin d/ar ağacında çarmağa ger...
boynum kırılsın dilimin cezasını üstlenip kemiksizliğinden,
düşsün cezası masum tenlerin defterine bulaşsın tüm müebbet ağlayışlar...

* tenimi tuz kokusuna sardım sevgili...
ve sayfaları çevirdi rüzgar...ben yazdım...
şiirden gecelere mum olup kanayan mısraları mezarım diye kazdım...
kıyıya çarpan dalgalar ıslattı her seferinde gözlerimi...
ben hiçkırıklarımı yağmurlardan sakladım,
yüzümün zulasında her günün akşamında seni silip akladım...
ve ben tenimi tuz kokusuna sardım sevgili...
kokumu kokunla sildim sıcak gecelerden silip nefesini...
sayfaları çevirdi rüzgar...ben yazdım...

* rüzgar esti savurup denizden dalgaları hoyratça,
ve k/adın rüzgarın boynundan çaldığı tülün arkasından
bağırdı kimsesizliğe : ŞALIM...!!!

4 yorum:

üryan dedi ki...

şeyTAN vakti demiştim bir vakit..

şeyTAN, bir masal kahramanı değilmiş..

e.t. dedi ki...

sen söylediysen doğrudur diyecek onlarca kalabalık varken ardında,birde benim söyleyişimin rahatsızlığı ürpermesin teninizde...

müttefik mASAL farkı olsun buda muskamızın içinde saklamak üzere o zaman ve boynumuza gizlenerek göğsümüzde yaşamı asılsın...

üryan dedi ki...

Kalabalık.. Arkamdaki kalabalık ?
Zahire takılan bir göz daha..
Bir daha bakın derim..
Kalabalığıma..
Sonra da, herkes kadar yalnızlığıma bakın..

e.t. dedi ki...

kalabalıklar yüzüyordu ardısıra yüzünün denizinde...
aynasızdı avuçlarının ayası...
göremiyordu ellerinin çizgilerinden mısralar hizalayanları...
kalabalıklar yüzüyordu ardısıra yüzünün denizinde...
o hala ıslak bir çöl sanıyordu teninde dalgalananları...
sırrı dökük,gülüşü sökük bir yüzün tamlayanıydı sanki dudakları...
öpüştüğü düşlere anlatıyordu nefesinden fezasız uzakları...
gülüşünün bileği burkuk adımlarında ıslanıyordu güneşe söylediği serin yalanlar,
ve ne zaman gün düşse,o geceden yıldızlanan göğünü çalıyordu incecik bir elbise diye...
yakışıyordu tüm topallamalar göğsüne...
yürekten geçen her sızı onu kıskanıyordu al kırmızı şiir renginde...
yüzü sevda,yüreği onb/eşine hasret denginde...
kalabalıklar yüzüyordu ardısıra yüzünün denizinde..
sarıya dönük zarflardan katlanan geminin güvertesinde,
kalabalıklara yüzüyordu yüzünün balıkçı çizgilerinde...
gülüşü rüzgar,tavrı kurt kapanıydı söylediği sessizlik ezgilerinde...
adı yalnızlıktı kadının...
adı tansızlıktı adamın...
ve kalabalıklar yüzüyordu ardısıra yüzünün denizinde..
adam oltasındaki iğneye bir mısra hançerledi,ve uzandı tuz kokusu dizlerin gökyüzüne...