18 Eylül 2024 Çarşamba

Kazıkladı yusufcuk karıncayı


Kazıkladı yusufcuk karıncayı.
Bir buğday azaldı kara çocuğun mirası sırtında.
Sevinse mi üzülse mi bilemedi bir yörük evladı.
Kim kazandı kim kaybetti bilemedi asla.
Bir bahar yağsın artık diye dua etti ademoğlu.
Şaşırdı tırtıl şaşırdı sincap.
Kazıkladı yusufcuk karıncayı.
Yusuf kör bir kuyuya düştü,
Sarardı soldu.
Kurtardı onu yine kara bir böcek.
Sevinse mi üzülse mi bilemedi bir yörük evladı.
Bir kin tohum oldu saksıya düştü,su verdi yağmur.
Büyüdü serpe serpe...
Kazıkladı yusufcuk karıncayı.
Kim kimi kandırdı bilemedi toprak anam.
Yusuf kuyuda ağladı,
Karınca yuvada,
Düşler kağıtta ıslandı.
Gece sustu.
Gündüz sustu.
Dağlardan babacan bir rüzgar esti.
Kazıkladı yusufcuk karıncayı.
Sevinse mi üzülse mi bilemedi bir yörük evladı.


19.28 içimde yağmursuz kurak bir mevsim,ağlıyor tüm ağaçlarım...Çimenlerin gözleri acıyor tuzlu ağlamaların ardından...

Tokatlıyor tanımadığım bir tanrı beni

 
- Nasılsın ?
- Bitik.Sen ?
-İyiyim demek istiyorum.Öğretilerim bunu demem için zorluyor beynimi.
-Öğretilerin zihnine pranga vuruyor yani bi anlamda ?
- Bilmem.Öyle hissetmiyorum aslında ama öyle sanırım.

-Erken öğrendiğin için ve çok uzun süredir aynı rutini yaşamaya zorlandığın için sevgi ile öyle hissetmiyorsun.Ama aslında tam da öyle.Farkındasın ama korkuyorsun.Alışılmışı yaşamak daha güvenli,daha kolay diyor beynin çünkü.

-Gücüm yok karşı gelmeye,isyan etmeye,yorgunum.Yaşlanmış hissediyorum.

-Ateşten gömlek bir yanmaya başladı mı üzerinde,koşmaktan başka seçeneğin kalmaz.Koşup atlamaktan korktuğun çay,bir tas suya döner gözlerinde.Bir yudumda içebilirsin gibi gelir sanki onu,sana yetmez artık ve kocaman bir okyanusa koşarsın korkuları hiç düşünmeden.

-Bunlar dışında nasılsın,iyi misin?

- Arnavut kaldırımlı bir yolun ortasındayım,sırtıma dünya arabası takılı,kırbacın sesi standartlaşmış ve kaybolmuş kulaklarımda.Acısı patlıyor sırtımda ara sıra.Ve geçmiş tutmuşlar beni.Tokatlıyor tanımadığım bir tanrı beni merhametsizce.Bırakmışım kendimi,bırakmışım mücadeleyi.Nefesim, ağacımdan düşen sararan yaprakları mevsimimin sanki.Benden bağımsız süzülüyor ciğerlerime doğru...Nietzsche ağlıyor karşımda fakat faydasız...


11.39 hal.

17 Eylül 2024 Salı

korku ve korkusuzluk üzerine varoluşsal tezler


Küçüktüm.
Karanlıktan korkmadım.
Gölgelerden korkmadım.
Seslerden korkmadım.
Sessizlikten korkmadım.
Yağmurdan korkmadım.
Gökten korkmadım.
Göklerin gürlemesinden korkmadım.
Küçüktüm.
Kavgadan korkmadım.
Dayak yemekten korkmadım.
Kaybetmekten korkmadım.
Kazanmaktan korkmadım.
Geceden korkmadım.
Hikayelerden korkmadım.
Hayvandan korkmadım.
İnsandan korkmadım.
Küçüktüm.
İgneden korkmadım.
Ölümden korkmadım.
Savaştan korkmadım.
Yapmaktan korkmadım.
Yapamamaktan korkmadım.
Küçüktüm.
Dünden korkmadım.
Yarından korkmadım.
Doktordan korkmadım.
Çobandan korkmadım.
Sudan korkmadım.
Susuzluktan korkmadım.
Küçüktüm.
Kana kana sevgi aşk içtim anamdan.
Sevgi suyumdur,sadece sevgisiz kalmaktan kurumaktan korktum,
Aşkım nefesimdir,sadece nefessiz kalmaktan korktum...


21.59 korku ve korkusuzluk üzerine varoluşsal tezler...Birilerinin sana öğrettiği korkular,aslında sana ait olmayan ve sana fırlatılan taşlardır.Fiziksel gerçeklikleri olmadıklarından dolayı kanatıp can yakmazlar belki ama senin elinden yaşamak için gerekli tüm cesaretini sana sormadan çekip alırlar.Çoğu zaman bunu yapanlar düşmanların değil,ailendendir üstelik...Doğru yapmaya çalışırken yapılan yanlışlar...Fıkra yaşamlar...

Ademoğlu dövdü suyu

 
Nietzsche ağladı.
At sustu.
Benim içimde dünyayı yakmak isteyen bir alev tutuştu.
Baş edemedim.
Önce beni yaktı içimde içim.
Nietzsche ağladı.
At sustu.
Öyle bir kış çöktü ki ruhuma sonra,o ateşe rağmen üşüdüm.
Elim uyuştu.
Ağrı filiz açtı parmak uçlarıma sanki.
Nietzsche ağladı.
At sustu.
Dünya küstü Ademin oğluna kızına.
Cennet bir derin of çekti,
Dünyaya gözden küller düştü.
Nietzsche ağladı.
At sustu.
Yağmur kurudu gögün gözünde dolup.
Tuzlu bir sızı kurudu sadece yerin yanağında sonra.
Nietzsche ağladı.
At sustu.
Bedeni öldü,ruhu dörtnala kabrine koştu.


17.32 Ademoğlu dövdü suyu.su unutmadı bir türlü dünü.

14 Eylül 2024 Cumartesi

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından


Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Bir ana bin faydalı baksan bir doktordan.
Öksüz bir bakışın bıçaklar beni çalıp şu cansız akşamdan.

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Kurumuş bir çöl savaş savaş çatlayıp okyanusun kıyısında.
Dua dua yeşermiş çatlayan dudaklarında yaşamak.
Nefesin cennetin sıcacık rüzgarı annem.

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
İki kardeş kurt,kan içiyor okyanusun kalbi masum canından.
Geçip gidiyor parlayan altın dedikleri o değerli ömür hızlıca yanı başından.

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Sırtında ağrıların vefalı bıçaklarını söküyor bir bir beceriksiz bir evlat.
Düşman dediğin kolay be dostum,
Hain bir gülüş bırakmış canını kanını,kesmiş boydan boya karnını tertemiz ruhunu toprağa döküyor...

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Bir matematikçi hesap yapıyor sadece cesaretten uzakta bir yerden sonra,
Sekiz diyor kalan oymuş gibi sanki can heybesinde orada.
Belki iki,
Belki bir heybede kalan oysa...

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Masmavi bir gezegen cenneti olup eğiliyor önüne saygıyla hiç yoktan.
Elini öpüyor uzanıp bir yıldız tekten,
Ateş heykelini dövüyor susup o kutsal yekpare taştan.


Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Fethi zor bir şehri şiirine geriyor gecede gevrek ok misali,
El açıp yalvarırken Hakk'tan...

Sütü bitmiş bir ananın kan yağıyor canından,
Dokuzundan birini vermiş evladına çoktan.
Kim sever ki kimi düşün,canından geçip ve bu kadar candan.


11.17 sızı.

13 Eylül 2024 Cuma

İsa'nın çivisini sattı bir çingene bir günlük ekmek için


İsa'nın çivisini sattı bir çingene bir günlük ekmek için.
O gün aç yattı bir yörük ıslak çimenden yatağında.
Bir ejderha ateş ağladı gecede göğe.
Yağmur da yağdı ölümün peşine yıkamak için toprağı.
Kan içmesin karıncalar.
Ekmekler ve savaşlar.
Göğün mavisi yerin yeşili.
Tepede beyazı bulutların.
Kan kırmızı düşler ve yağmurda kaybolan ağlamış gülüşler.
İsa'nın çivisini sattı bir çingene bir günlük ekmek için.
Köpek ağladı.
Kuş ağladı.
At ağladı.
Fil ağladı.
Yaş ağladı.
İnsan anlamadı.
İsa'nın çivisini sattı bir çingene bir günlük ekmek için.
Sızısından korktu geriye kalanlar,
Diline görünmeyen bir çivi çaktı o gün tüm korkaklar.
Vuruldu bir aslan o an afrika kumunda.
Öyle bir kükredi ki sonra kızgın çölünde.
Penguenler ağladı kutbun beyaz yüzünde.
Diline görünmeyen bir çivi çaktı o gün tüm korkaklar.
Utandı çok utandı ama yine de sesini çıkarmadı korkup o değersiz insan.
Aslanın kafasını kestiler,
Korkağın duvarına astı düşman.
İsa'nın çivisini sattı bir çingene bir günlük ekmek için.
O gün aç yattı bir yörük ıslak çimenden yatağında.
Bir ejderha ateş ağladı gecede göğe.
Gün ağladı.
Dün ağladı.
Yer ağladı.
İnsan anlamadı yine de.


09.59 insan denen zavallı soytarı.kralın yalanları ile beslenen zavallı tavuk.

12 Eylül 2024 Perşembe

çocukluğum kaç yaşındasın söyle


Dut ağacı ve sanki kumaş yapraklar akşamı.
Bir tas su.
Kaynayan sütler sabahı.
Salondaki ocak,yanan odunlar ve külün rengi.
Ateşin akşam ninnisi.
Su kabağı kepçeler ve bardaklar.
Burnumda kabağın huzurlu kokusu cennetten.
Pervaneler ve gecenin balkon sessizliği.
Işığın sesi.
Kurbağaların akşam şiirleri.
Güçsüz ampuller yolu gecenin.
Çeşmenin hiç durmayan sesi.
Ahır samanlar ve bebek danalar.
Sessiz kediler ve penceresiz evler.
Naylon pabuçlar tüyden hafif düşler.
Tozlu sesiyle yaşlı bir radyo.
Hiç açılmayan bir televizyon.
Gaz lambası ve keçenin sesi.
Keçiler ve satranç.
Olimpiyat şampiyonu tavşanlar ordusu.
İpe bağlı ağustos böceği ve çam kurusu oyuncak arabalar.
Yengeçler ve ıslak kuytular.
Sapan gülüşler.
Sincaplar ve kelebekler.
Kurumuş çam iğnesi yollar ve ormanlar,
Her adımının çıtır çıtır sesi.
Kayadan yollar ve uçurumlar.
Yosun kaplı beton kaydırak kanallar.
Arılar ve acılar.
Kocaman uçsuz bucaksız bahçeler ağaçlar.
Kulağıma fısıldayan ezanlar.
Mis kokan resimlerden güzel çiçekler.
Sular ırmaklar.
Taş oyuklardan içilen tertemiz lezzetli sular.
Dua dolu dudaklar.
Saçlarımı koklayan,günü döven,kendine merhem süren öpüşler.
Ilık rüzgar geceler.
Pencereden çişler ve geceler.
Toprak damlar ve manzaradan düşler.
Sıska köpekler ve ağlayan eşşekler.
Kaçıncı dünya savaşım aynı günde kimbilir bu bilmem.
Çocuk gözlerimde nagazakiden de büyük kakadan bombalar ve uçan inekler.
Üzerinde kuruyan kanlar,merhem çalınmayan onlarca yaralar.
Tüm şu aptalca savaşlar.
Çocuk kafamda her şeyden kaçtığım hayaller ve düşler.
İçinde yüzdüğüm sarı okyanusum,
tozlu buğday denizi kilerler.
Ve tozdan ıslanan gözlerimde bir dalıp,tavana nefes almaya çıkan tüm o kanbur balinalar.


18.43 çocukluğum kaç yaşındasın söyle.

11 Eylül 2024 Çarşamba

Bir aslan büyüyor içimde


Bir aslan büyüyor içimde şiir dinleyerek.
Şiir içiyor,şiir yiyor yavru bir canavar içerimde bir yerde yemek için yalvararak.
Henüz çıkmamış dişine kan sürüyor bebeğin bir şair.
Bir anne sütünü doğuruyor sancılarından derip,
Bir aslan büyüyor içimde ruhunun kumaşına sinmiş kurumuş kanı ve kinini kağıdıma serip.
Bir aslan büyüyor içimde şiir çekerek nefesine.
Mısra mısra topluyor ağaçlardan zeytin diye annem beni...
Düşmanlarım kaçıyor benden bilmem neden.
Düşmanını özler mi bir yiğit,yüz yıllık savaşlarından düşünüp...
Devir yanıyor kardeşim.
Devir üşüyor dostum.
Yanana su dökmüyor,üşüyene sarılmıyor bugünler.
Düşmanını özler mi bir yiğit,yüz yıllık savaşlarından düşünüp...
Bir aslan büyüyor içimde kinini içip her susayışında.
Ateş döküyor başından yıkarken dünü yüzünden,
Kül sürüyor kan kırmızı gömleğine su ile ırmağından.
Bir aslan büyüyor içimde şiir dinleyerek.
Merhemi hatırdaki cümleler bu yaranın.
Gözlerinden sağıyorum zehrimi,
Isırıldığım yerden yine yani...


14.37 dünyanın en zehirli şiiri.

Bir diğer yüzü


Vardır insanların düşünceleri.
Bazen iyi...Bazen kötü...
Herkesin vardır  bir diğer yüzü.
Sakladığı bir diğer yüzü.
Herkesin vardır karanlık bir yönü.
Herkesin içinde bir iyi...
Herkesin içinde bir kötü...
Anlamıyorum insanları içindeki bu öfkeyi bu kin duygusun.
Bu bazen iyi bazen kötü..
Insanlar sadece saklıyor bu duyguyu bir sır
olarak.
Aynı anda hem iyi...Hem kötü.Bazen kötü duygular da yardımcı oluyor bana...
Bazen iyi duygular bile rahatsız ediyor beni...
karışıyor kafam ama bir yön veriyorum.
bazen gerçekten bağırmak, kaçmak istiyorum.
Ama doğru olanı seçiyorum.
Gerçek ne kadar acı olsa da bunu saklıyorum...

20.18 sen


* düşüncelerinin büyüklüğü ve gücü karşısında titriyorum güzel çocuk.Çok etkileniyorum başardığın her adımdan.Seni seviyorum.Yaptığın her şeyi doğru yapıyorsun,sakın çekinme lütfen;hatalarından bile...Çok kısa zaman içinde beni kat be kat geçeceğine eminim.Bunu görüyor ve hissediyorum çocuk.Bu yazdıklarını, hatalarını düzeltmeden saf haliyle yayınlıyorum bu arada.Gelecekte baktığında bu yazdığına tekrar,en değerli ve en güzel hissiyatının böyle olabileceğini iyi bildiğimden bunu yapıyorum.Bunu bilmeni istedim.Eline,emeğine,uğraşına,tüm güzel çabana,eşsiz zihnine ve düşüncelerine sağlık.Çok beğendim.Teşekkür ederim benimle paylaştığın için.Seni seviyorum çocuk...

11.29 ben.


7 Eylül 2024 Cumartesi

Ölüm yıkadı yüzümü,cehennem küllerimi topladı


Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.
Yapraklar düştü yeşilinden.
Gök geceyi tutup öptü buzdan dudağını.
Otuz dokuz basamaklı bir ömür düştü düşlerinden.
Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.
Ters döndü mermiler,dans etti dualar kayan yıldızlar gibi göklerde.
Üzümler kurudu dalında.
Kediler şarkı söyledi rüyamda.
Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.
Su,bardağına sırtını döndü.
İçimde yangınlar söndü.
Acılar çiçek açtı kalbimin karlı çayırlarına.
Zamansız esti kış otlarımda.
Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.
Ben döküldüm dudaklarında dalından.
Öldüm.
Kabul etmedi toprak ruhumu.
Kovuldum bir defa daha sürgün ruhumda ömürden.
Hortladı da çürük tenden,soğuk kemikten şiirlerim son demimde.
Öldüm dedim,
Ama ölemedim emrinden.
Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.
Son nefesim sararıp koptu dudaklarımdan.
Ve genç kızlar dans etti henüz çürümemiş taze mısralarımın kabrinde.

Ölüm yıkadı yüzümü.
Cehennem küllerimi topladı.


22.11 ve tırtıl yedi kuşu falında...

6 Eylül 2024 Cuma

kan revan tüyleri hem gündüz hem gece

 
bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.
kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.
bir şeylere dönüyor dönüşüyor elbet insan sevgilim.
elde değil yaşamak yada yaşamamak biliyorsun...
biliyor ama susuyorsun içine yine de...
bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.
kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.
bir şeylere dönüyor dönüşüyor elbet insan sevgilim.
seçim yapmak elimizde ve fakat.
ötelerden altın tüylü bir kartal olamadım ben belkide.
bahçem kocaman,çiçeklerim cennetten çalar renklerini ve düşer yer yüzüme ama...
ben sesi bed bir kuzgun çatıda belki,
bir bahçevan çayırlarda belkide.
tüyü kara bir güneş gibi parlıyordur ben gülünce bilmiyorum belkide.
bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.
kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.
sevdamı koruyorum napim bilmiyorum başka diyor,deli misin diye sorulunca...

* gövercinin intiharı.düşen bir meleğin ıslak gözlü,göğe uçuşan göğe yağan,yukarı akan dağılan düş yaşları...
düşen bir meleğin ıslak gözlü,gülen yüzlü son aryası.öz kıyımı yaşamının...

10.34 fin.

Düşe yazdım,düşmedim


Beli kırıldı düşlerin.
Düşü öldü tüm gülüşlerin.
Sırf sen dokunacaksın kağıttan tenime diye,
Ben kendimi vuruyorum her gece yeniden.
Bir demlik çay içiyorum düşünürken artık,
Yaş aldım sanırım.
Beli kırıldı düşlerin.
Dağlardı,uçurumdu çocuk parklarım.
Elimi tuttu sevdan.
Düşe yazdım,
Düşmedim...
Beli kırıldı düşlerin.
Karardı gece oldu öğlen bir anda sonra,
Güneş öldü sandı dünya.
Bir meyve yarasası oldum kalbinin ılık mağarasından kaçıp,
Uçtum uçtum ağzımdaki türküler kadar uzaklara.
Sonra tutundum bir elmaya nefes nefese,
Sarıldım sımsıkı,kapatıp kör gozlerimi güçlüce yine de.
Ve ağladım bitene kadar bizi kandıran,katil bir öğlenden bozma sahte o Allahsız gece...
Beli kırıldı düşlerin.
Kanat kırdı serden geçip,
Bir ömür kurudu sevdamdan düşüp...


10.01 bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.bir şeylere dönüyor dönüşüyor elbet insan sevgilim.elde değil yaşamak yada yaşamamak biliyorsun...biliyor ama susuyorsun içine yine de... bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.bir şeylere dönüyor dönüşüyor elbet insan sevgilim.seçim yapmak elimizde ve fakat.ötelerden altın tüylü bir kartal olamadım ben belkide.bahçem kocaman,çiçeklerim cennetten çalar renklerini ve düşer yer yüzüme ama...ben sesi bed bir kuzgun çatıda belki,bir bahçevan çayırlarda belkide.tüyü kara bir güneş gibi parlıyordur ben gülünce bilmiyorum belkide.bir gövercin kanatlarını yoluyor sevgilim.kan revan tüyleri hem gündüz hem gece.sevdamı koruyorum napim bilmiyorum başka diyor,deli misin diye sorulunca...

* gövercinin intiharı.düşen bir meleğin ıslak gözlü,göğe uçuşan göğe yağan,yukarı akan dağılan düşleri...
düşen bir meleğin ıslak gözlü,gülen yüzlü son aryası.öz kıyımı yaşamının...

4 Eylül 2024 Çarşamba

terk edilen köylerin yalnızlığı katlı cebimde

 
- gidene mi zor sence kalana mı ?

- yüreğine bağlı sevenin bence.içinde esen rüzgarına bağlı.rüzgarın yaralarını okşamak için mi esiyor yoksa kesmek için mi yüzünü.buna bağlı bence.konu ayağını bastığın yerle ilgili değil yani bana göre.
Rüzgarın yaralarını sarmak için mi yoksa seni bıçaklamak için mi esiyor içinde sence ? 

- bilmem.kalbim acıyor sanırım.

- yelin merhemin olsun.amin.


12.36 terk edilen köylerin yalnızlığı katlı cebimde.yazılan kısmı içeriye doğru katlı her zamanki gibi.sihri kaçmasın yazılanların diye.taze kalsın diye belkide.okurken çıtır çıtır tadı kalsın diye dilinde,zihninde.