Burada düşlerin yandığı ocaklar var sevgilim,
Umutların yandığı sobalar...
Sadece bunlar ısıtabiliyor uzağınızda üşüyen ruhlarımızı...
Islıkları piyano sesi rüzgarların burada,
Sabahları şiir okuyor ağaçlarda sapan ile vurulmuş tüm masum kuşlar.
Burada çimenler konuşabiliyor sevgilim,
Şimdi anlıyorum o yağmur ardı gelen cennet kokusunun asıl nedenini.
Aşını fırından çıkarıyor yağmur ile tüm anneler.
Ekmekler kahkaha atan buğdaylar ile mayalanıyor.
Zeytinler dalında soyunuyor çekirdeğini ve düşüyor ağzına aryalar söyleyerek.
Burada düşlerin yandığı ocaklar var sevgilim,
Umutların yandığı sobalar...
Sadece bunlar ısıtabiliyor uzağınızda üşüyen ruhlarımızı.
Ağaçlar saçlarını okşuyor en yumuşak yapraklarından,
altına uzanıp uyuyakalan çocukların...
Kelebekler kanat çırptıkça güzel kokular doğuyor burnumuzda,
Doğanın parfüm notaları,etrafa uçuşan, doğan her bir kelebek biten o tırtıl yaşamından sanki...
Kozasını yırtıyor tüm mutluluklar.
Hiç çeşme yok burada sevgilim,
Hiç bardak yok.
Uzanıp ırmaklardan içiyoruz suyu,
Doğa ananın göğsü gibi ılık toprak,
Ve emziriyor mis gibi kokusuyla hepimizi...
Burada düşlerin yandığı ocaklar var sevgilim,
Umutların yandığı sobalar...
Sadece bunlar ısıtabiliyor uzağınızda üşüyen ruhlarımızı.
Ressamlar,şairler ve çocuklar geziyor yerin yeşilinde,
göğün beyazında sadece.
Ve karıncalardan başkası binemiyor atlara incinmesin belleri diye.
Hepimiz kıskanıyoruz yalan yok onları arı'dan fil'e.
Burada düşlerin yandığı ocaklar var sevgilim,
Umutların yandığı sobalar...
Sadece bunlar ısıtabiliyor uzağınızda üşüyen ruhlarımızı.
İstersen bir ömür uyuyabiliyosun,
İstersen bir ömür uyanık...
09.14 cennetten araf'a mektuplar ll
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder