28 Haziran 2010 Pazartesi

ay'ı güneşin ilk ışıkları ile aldatıp...


sabah ezanlarına dek sus benimle...
sus pus olalım seninle sabahın ilk sesine dek elele...
konuşup harcamayalım ifadesizliğimizi,
hazırlayıp biriktirip cebimizde sakladığımız
cümlelerden dökülmeyelim bardaktan testimize...
üşümeyelim çiçekleri ellerimizde bahçeleri tenimizde...
dermeyelim tendeki sıcak mezarlık çiçeklerini
ayın ışığından kaçırıp...
sabah ezanlarına dek sus benimle...
sus pus olalım seninle sabahın ilk sesine dek elele...
avuçların avuçlarıma konuşsun
ılık ılık başlayıp sımsıcak bitirsin hikayesini geceden saklayıp...
avuçlarının masalında uyuyakalsın zihnim
ay'ı güneşin ilk ışıkları ile aldatıp,
sakla zihnimi zihnine gizlice...
içim ürpersin parmaklarının coğrafyasında adımlarken,
tarihinin çizgilerinden seni...
birden tam konuşacakmış gibi dön bak yüzüme aniden,
bana yüzünü dönüp,
sonra gömülelim sessizliğe düşer gibi tekrar seninle,
gecenin karanlık denizinde...
ve sonra yeniden sabah ezanlarına dek sus benimle...
sus pus olalım seninle sabahın ilk sesine dek elele...

1 yorum: