24 Haziran 2010 Perşembe

yas rengiydi gecenin teni gözlerime...


yağmuruna açık şemsiyenin
yas rengiydi gecenin teni gözlerime...
ve parmaklarım ucunda biriken suydu sözlerin
can suyuna susuzluğuma...
avuçlarımın ucuna pıranga ıslanışlarda
taştı yüreğim gözlerimden...
yanağımdan akıyordu köyün soguyan çeşmesi...
ve dert çeşmeme çatlamış tastı avuçlarıma doldurduğum su,
dudaklarına hasretti yağmurun tadı tenimde,
tekrar tekrar yağıyordu gökte aysız gece üzerimize,
ve tekrar tekrar aynı alevi yanıyordu
bizi ıslatan yağmur tenimizde...
ıslak ıslak taşlar kokuyordu gece
dökülen gök ile birlikte...
çekip gidişin adıydı şimşeğin hayinliği kağıdımda...
yağmuruna açık şemsiyenin
yas rengiydi gecenin teni gözlerime...
ve biz ıslanıyorduk durmadan
eriyip gidermişcesine...

* günlerden yağmurlu bir dündü bugünüm,
ıslak takvim yaprağımda gökyüzünden düşen bir yarın vardı birde dün...

Hiç yorum yok: