21 Haziran 2010 Pazartesi

ne kadar sürer sence diye sordu bana...


bir dedim...
korkak bir tavşan gibi,
çıkacağın karanlık,
sihirli sandığın şapkaya gir tekrar o zaman dedi kızıp...
iki dedim...
bileğinde zaman diye sanki,
kelebek ömrü takılı adamın teki dedi yüz çevirip...
üç dedim...
durdu düşündü bi zaman...
güç biraz ama dedi gülümsedi saklayaraktan...
belliydi üç zaman görmemişti hiç aynı avuçların sıcaklığında...
dört dedim...
örttü yüzünü yere bıraktığı bakışlarından saklanıp...
beş dedim...
iyi bir eş dedi...
altı dedim...
kim kaldı ki o kadar dedi...
yedi dedim...
yeme beni dedi...
sekiz dedim...
sustu düşündü uzun uzun...
dokuz dedim almak için onu dalıp gittiği derinliklerden,
yeter alay etme dedi...
sayılar büyüdükçe daha mutlu gülümseyen yüzünde,
biraz daha büyüdüğümüzde korkuya düştü mutlulukların
dedim ona dürüstçe...
cevap birdi hep ve büyümezde asla dedim,
hatta iki bile olamaz ki hiç...
daha fazlası yok çünkü ellerimde...
sahip olduğum tek bir sayı var içimde sana uzatabileceğim...
bir ömürden fazlası yok malesef bir gün tükenecek nefeslerimde...

* o kadar yüksekteyim ki senden,
altımdan yelkenler geçiyo...
o kadar yüksekteyim ki senden,
kulaklarım duyamıyo ağlayışımı rüzgardan
o kadar yüksekteyim ki senden,
gözyaşlarım düşemiyor bir yerlere bile...
o kadar yüksekteyim ki senden,
uçup gidiyor ellerimden herşey
gözlerden düşen yaşlar kadar ağır
küçücük görünen tüm anılar gözlerde hala...
o kadar yüksekteyim ki senden,
düşsem sen...
kalsam daha çok sen...


* zaman,bakış açılarının her farklı bakışta yeniden boyutlandırabileceği akışkan bir boyutta tanım alabilen bir kavramdır...her göz farklı bir isimde,farklı bir boyutta tanımlandırabilir yeniden ve yeniden onu...hayat hep aynı sandığımız,ama her gözün farklı bakışında yeniden tanımlanan su kadar farklıdır içine döküldüğü farklı şekillerdeki ruhların bardaklarında...hayat sizde şekil alır aslında...t.e.

Hiç yorum yok: