24 Haziran 2010 Perşembe

sabah ezanını topladım kuruyan çatlamış dudaklarından...


sabah ezanını topladım kuruyan çatlamış dudaklarından,
kulağımda kızaran güneşin hınzır dallarından...
korkuları yeşeren ve tazeliği kızaran bir huzur
doldu heybeme hasır sepetime damla damla dökülüp...
azığımda kağıt kağıt sen mektupları katlıydı...
mektup mektup yüzün,
satır satır dudakların bağlıydı kuşağımdan belime...
düşürmedim dilimden tadını,
ağzımdan uçup giden yaban güvercin sözlerime hiç...
söz vermiştim hayalinde çakmak çakmak gözlerine...
kekik kokulu kayaların yuvasıydı gamzende bahar,
uçup giden rüzgarıydı bu aşkın ,
tüm hayin sözlerin oysa...
kulağımda serince bir yalanın,
ağacın dallarına oynadığı oyunu bir şarkıydı
masum yüzündeki tüm sözler kulağımda...
ama ben
düşüremedim kanadını harflerin uçurumundan uçmalara...
göçmelere kuruluydu zaman, kumu uçuşan saatimde...
üfüremedim sıcak satırların serinliğini güzel saçlarından yüzüne...
ve gülüşlerimin senaryosuydu düşlerin sobamda...
kederini çevirip makara makara ,
bu ağlayışın filmini çekemedim bir türlü göçmen kuşlara,
sürgün gökyüzümde sıcak ülkelere uçamadım hiç...

Hiç yorum yok: