15 Kasım 2010 Pazartesi

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün...


bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu...
öpüşlerinde dermansız yaralarım yangın sızılarda üşüyor...
tenimde ıslaklığının ardı mirası üşüyüşler büyüyor.


bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
gönlünden sürgün düşüyor yüreğim belli ki,
kor kömürlerin dövüyor yüzümü alev merhemiyle,
teninden sürüp ellerini...
sürgünlüğüm üşüyor yangınlarından sürülüp...
ve yaralarıma kar taneleri düşüyor göğün gözlerinden dolup...

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
sabah beş sularını kokusuyla kesiyor sıcak ilk ekmeklerin kokusu,
kağıtların ki,fırın ocağı ,uçuşuyor kenarı kırık masanda...
kurşun kaleminin un tozlarından boyanan sıcak küreği o al dilin.
alevlere uzanıp pişiriyorsun sanki mısralarını...
kokusunda,evsiz düşlerin biz yetim çocukları uyuyor kapında...
yüreğin taş fırının yangın karası...
avuçlarında yas tutan gözü yaşlı duaların var...

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
halatına düğüm atan balıkçının dileğisin sanki...
utanıp yosunlara işliyorsun satırlarını,
denizin mavisinden mısralarını sanki kaçırır gibi...

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
yüzümü okşayan nefesin vuruluyor bir şaşkınlığın tüfeğinden aniden,
kesiliyor uçuşan nefesin yüzümden kaybolup...
kan revan topraşa düşüyor nefesine binip göç eden sözlerin...

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
mızrabına düşen simit kokusu...
yarım lokma susamın o titreyen korkusu...
ve dilinde bir şiirin tadı dağılıyor...
tüm pişmanlıklarını ince belli bir bardağın sıcacık kanı yakıp alıyor.
ağzında kıtlama bir sevdanın saklanan tadı uyanıyor...
dilinden tatlanan çocuk kelimeler ıslanan gülüşüne kanat çırpıyor...

bir martı kanadından kayıp düşüyor son türkün,
dudaklarında deniz üstü tuz kokan rüzgarın sıcacık kokusu..
ellerinden kokladığım,
teninin çocukluğuma battaniye sıcacık nar kabuğu dokusu...
ah çekişin;
yanağından kızaran utanışlarında,
acıyan bir ekşinin dudaklarına cesurca soyunuşu...

2 yorum:

üryan dedi ki...

Bayramın bayram olsun..

e.t. dedi ki...

teşekkürler.seninde bayramın bayram olsun.