3 Kasım 2010 Çarşamba

insanın suyu boyayamayacağını...

palete düşmeye gerek mi var bilmek için...
mavi sarıya nerede sarılsa yer yeşile sürünür,
bunu her toprak kokan çocuk bilir...
güneşin rengi ne zaman üşüyüp,
gök yüzünün mas mavi çarşafına sarılsa,
yer yüzünü filiz yeşili bir bahar can bulup boyar...
köy çocuklarının paletidir bağ bahçe tarla toprak,
gökte gök,yerde ırmak...

hangi ressamın tırnaklarından renkler akmaz ki zaten...
köylü ressamlar kahvesinde büyüdüm ben...
hepsinin tırnağından boyanırdı tüm ağaçlar otlar...
renkleri ilk onlar bulmuştu gözlerimde zaten...
palete düşmeye gerek mi var bilmek için...
alını al morunu mor koklamak için sergilere mi ihtiyaç var...
sergiler ki parlak ışıklı köle pazarları değilmidir tabloların...
dört duvara hapsedilmiş hapishanesi düşlerin...
toprağı en iyi boyayan adam değil midir millet...
köydeki en güzel suret...

herkes bilir kağıt boyayanları elbet,
ya kağıda gerçeği dökenleri tanır mı tarih söyle bana...
mesela ivan ivanovich shishkin'i tanır mısın moskovadan...
ağaçları kağıtta sulayan büyüten adam...
detaycı ruhsuz diye hor görülen,
ama kağıdında ağaçlarıyla konuşan,
yapraklarını koklayan adam...
tanımaz onu belkide hiçkimse...
belki bilmez o da avucunda yeşil için,
sarının maviye sımsıkı sarılması gerektiğini...
güneşin denize düşmesinden öğrenmiştir belki,
ağacında yemyeşil bir yaprak açmayı kimbilir...
The Sun-lit Pines tablosunda onun,
detayda ne kadar derine dalabildiğini anlarsın belkide...

palete düşmeye gerek mi var bilmek için...
insanın suyu boyayamayacağını mesela...
ne kadar isterse istesin,
ebrulanacağını ancak...

adam ressam değildi malesef...
ama kan renginin, bize gösterilen kırmızı olmadığını
bana ilk o öğretti...
hiç öyle bir al görmemiştim daha önce...
meğer kan rengiymiş içimde kan...
kırmızı ise bize söylenen büyük bir yalan...
bana renkleri öğreten adamdı babam...
ressam olamadı yinede hiçbirzaman...
ama tanıdığım en tanınmayan ressamdı,
gözlerimde tüm renkleri bana yeniden gerçekten boyayan...
yüzümde,
bir serginin en yalnız tablosu asılıdır işte taa o zamandan...

2 yorum:

üryan dedi ki...

bilirim..

e.t. dedi ki...

cahillik... ,
yine bilmeden içilen,
acısız kaygısız
bilmemezlik iksiri...
bazen bilmemek ne kadarda güzel gelir öyle değil mi ...