17 Kasım 2010 Çarşamba

halaybaşım al yazma...


halaybaşım al yazma,
nede nazlı nakışlıyor adımlarını altımızdaki toprağa.
yüzünde maviye yüzünü dönen bir al kırmızı gülümseme ile...
bir mutluluğu serçelerin parmağına bağlıyor sanki parmağında...

halaybaşım al yazma,
ne zaman elimi tutsan
yüreğimde ağacından binlerce gülüş göğe kanat çırpıyor...
içimde toprak dam üstüne sıcacık bir yuvanın kuytuluğu düşüyor.

halaybaşım al yazma,
bir eli nakışına mendil sallıyor...
gözünden kırmalar ateş alıyor,yıldızlar gibi gökyüzü yanıyor.
baş parmağında barut kokusu sürgün tütüyor.

halaybaşım al yazma,
o adımlarına can gidiyor...
elinin kokusu elime siniyor...
sevdanı avuçlarıma saklıyorum...
rüyalarımı ellerinin kokusundan aydınlatıyorum...

halaybaşım al mendil,
yüzünde nefesim rüzgar...
halaybaşım kan mendil,
avuçları mis gibi toprak kokar...

halaybaşım al yazma,
çığlıklar uçuruyorum dilimden sana,dilimde uçurum zamanlar...
ruhuma biçtiğim sürgünü üflüyorum rüzgarına,
sen saçlarından çığlıklarımı tarıyorsun...

Hiç yorum yok: