Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Karanlıklara sarmışlar koca dünyayı gözlerimizde.
Et ve tırnak aile,dost dediğin belkide önümüzde.
Çekmişler tırnaklarımızı çığlık çığlık ellerimizden tek tek.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Ben hep sevdim dünyayı,insanları,seni...
Korkuttular,
Üzdüler...
Abaküsünde çocuk kalbimin ve takvimlerin,
Yirmi beş tane ayrı ayrı feda edilmiş ömürler,
Yirmi beş yıl.
Çeyrek asırmış adı ellerimden kayıp düşen günlerimin çuvalı,
Omzumda şiirlerimden azık bir heybe yalnızlığı,
Karnıma düşmesinler diye sarılı yazık bir yüzbin şehit kelebekten bir mezarlığım var.
Mevsim kim,mevsim ne inan bilmiyorum.
Çobanıyım dört ayaklı yürüyen kederlerimin.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Raylarım kırık trenlerim savruluyor heryere göklere.
Bi süredir bakamıyorum kitapların gözlerinin içine,
Yalan söyleyemiyorum onlara,
Eğiyorum başımı,kaçırıyorum ıslanmış gözlerimi gözlerinden.
Saksılar hapishanesi en güzel çiçeklerin,
Sen beni bilinmez dağların eteklerine göm sevgilim.
Ve ağla cansuyumu başucumda ilk seferimizde bana.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Ve karanlık her yer.
Kararmış umutlar ve düşler.
Sonunu yazmaya çalışıyor sonu gelmemiş bir güzel bir oyuna hiç sevilmemiş kızgın bir çocuk sanki...
Savaşçı altın yeleli bir aslanım serde ama,
İçimde bir annenin gözyaşları dolduruyor sanki susadığımda bardağımı kuruyan dudaklarıma.
Delirdim mi deliriyor muyum bilmiyorum.
Havada mıyım hala,yoksa düştüm öldüm mü çoktan daldaki cennet yuvamdan bilmiyorum.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Savaşlar,savaşlar ve savaşlar,
Savaşlar taşlar fırlatıyor yıldızlarıma gecede.
Kaçışıyor ateş böcekleri ağaçların kalbinin içine.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Eller bilmez seni,
Eller anlamaz bizi,
Bensiz sen yalnızsın...
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Kanamış uzay milyonlarca zaman tavşan kanı simsiyah kanıyla,
Kainatın kara ırmağı akmaya devam ediyor hiç durmadan tanrının dağından eriyip.
Zaman bozuldu bileğimde ve gözlerimde,
Tüm büyümeler tersine döndü bedenimde.
Kucağına koşan yalpalayan bir penguen,
Yeni yeni yürümeye çalışan çocuğunum şimdi artık sanki.
Zaman treninde biletsiz çocuk ruhum,
İneceğim yere dek sadece belki,
Saklanbaç oynuyorum kadim memuruyla beni sevmeyen kainatın.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Oturamadım akşam yemeğinde masana hiç biliyorum,
Nasılda güzel kokuyor yalnız sana acıkmış ruhumda ruhunun benden habersiz tüm pişirdikleri...
Yemedim hiç ama evinin duvarına dayadım başımın ardını çok defa,
kapadım gözlerimi ve hayal kurdum en az bin defa,
Doydum bana esen güzel kokusuyla bile,
Ellerine sağlık sevgilim.
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Yaralısın biliyorum,
Yarayı bilir yaralanmış olan.
Akıntıya karşı yüzüyor kafamdaki tüm şiirler,
O kadar acıyor ki kolları gecede şimdi mısraların,
En iyi yüzen bile yorulup düşüyor gökten düşer gibi dibine,aslı sessiz suların...
Bilmiş gibi göründüğüme bakma sen,
Bi bok bildiğim yok benim...
Meşaleler yanıyor beynimde.
Güneşi kırmışlar taşlar fırlatıp gökte.
Çaputa sevdamı sürmüşüm tüm karanlıklar için,
Yanarız sonsuza kadar,
Düşmeyiz asla karanlıklara,
Merak etme sen...
09.43 düşler yanıyor meşalede;düşler kanıyor alevinde...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder