Bir sinek kuşu çırpıyor kanatlarını sonsuz hızıyla,
Kapağı yanlışlıkla açılmış düşen bir şişe su misali,
Akıyor kanatlarından zamanın kum saati,
Ve saçılıyor etrafa bir yıldızın gecede ışıldayan tozları gibi.
Kendi ellerinden kayıp düşüyor tüm gülüşleri kum taneleri gibi.
Kalbinden bıçaklanıyor bir penguen bizzat aşk tarafından,
Gözlerinin içine baka baka kıyameti boyuyor bembeyaz bir kağıt gibi önünde uzanan kutuplara...
Bir sinek kuşu çırpıyor kanatlarını sonsuz hızıyla,
Mavi gezegenin en en büyük gül ormanı olmalı bu bir şehrin içindeki.
Taşlar,sapanlar ve savaşlar durduramaz sinek kuşunu,
bu ışık hızındaki göklerin karıncası küçük jeti.
Dört gramlık günlüğü mavi göklerin.
Hayır hayır hayır,
Dünyanın bu en hızlı uçağı,
nasıl da yavaş düşüp kapatıyor yaşama ilk defa görebildiğim bu güzel gözlerini.
Gezegenin en hızlısı nasılda yavaş ölüyor tanrının öpücüğünü son bir kez daha olsun beklemek ister gibi...
08.45 zamanın bıçağı saplanmış kalbime kanıyor için için,çıkaramam,çıkartamıyorum...
acısıyla yaşamakmış kaderim,doktorun dediği...
Ps: bir sinek kuşu dakikada seksen defa çırpıyor kanatlarını,tıpkı soldaki kafesinde esir kalbimiz gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder