Bir kundura koymuşlar ev önüne boşa,
Kalmamış hiç atacak adımı artık.
Yaşı çok değilmiş aslında ama bırakmış yaşamanın elini,
Bilmiyor en yakın dostu bile nedenini.
Eşinin üzerine yatırdılar ölüsünü,
Çok özlemiştir kesin...
Ne kadar çok gül fidanı vardı mezarlarda inanamazsın,
İnanamadım.
Oğlu girdi kabre,başını toprağa usulca koymaya.
Kalbinin üzerine bir avuç toprak okudular koydular.
Kürekler yarıştı sonra ard arda,ne gerek varsa hıza hiç anlamadım.
Topraklar uçuştu üzerimizden,
Toz yedim mezardan her nefeste her kürekte,
Merhum bakışlı yüzler ağlaştı,
Her mezardan dualar ile binler uçuştu.
Bu zamana kadar beş oldu uğurladığım,
Kaçıp kaçıp yatağımın altına saklandığım,korktuğum yarınlar...
Bir kundura koymuşlar ev önüne boşa,
Kalmamış hiç atacak adımı artık.
Yaşı çok değilmiş aslında ama bırakmış yaşamanın elini,
Bilmiyor en yakın dostu bile nedenini.
Kimsesiz kaldı üç fidan.
Yağmursuz susuz bir yaz önlerinde,
Tüm bilinenlerin,tahminlerin ötesinde...
Biri sustu,biri ağladı.
Birini hiç kimse görmedi bile...
Allah rahmet eyledi,
Merhum düştü,çıkmak istedi tabutundan herhalde,
Gülsek gülünürdü ama kimse gülmedi.
Allah rahmet eyledi,
Dostlar bir bardak su oldu kırılıp toprağa içirdi sonra vazgeçip herşeyden kendini...
Hakların helali bir son katladı herkes cebinden,dilinden son defa,
Ve uyudu rüyasına sessizce,
o masum en anne karnındaki haliyle bir adam.
İşinden yorulmuş ve sıkılmış yüzüyle,
ayağında yazlık bir ayakkabı,
Sanki bir tatile gider gibi toprağın üzerinde,
okudu tüm bilinmez duaları beyaz peleriniyle bir adam.
Kötü biri değildi elbette,
Ölmekten yorulmuştu her gün onlarca yüzlerce defa...
Bir kundura koymuşlar ev önüne boşa,
Kalmamış hiç atacak adımı artık.
Yaşı çok değilmiş aslında ama bırakmış yaşamanın elini,
Bilmiyor en yakın dostu bile nedenini.
Yarısı kesilmiş alınmış bir elmanın kalıp kararan diğer yarısı gibi,
Çekip gitti bir adam daha yaşamaktan...
O güldü,
Biz ağladık...
00.38 mezarlar,güller ve düşler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder