18 Şubat 2025 Salı

Sevda bir is kokusu cennetin sakızlı çam dalına sürülü

 
Sürdüm elimi yere.
Bir avuç mısra aldım göğsünün toprağından şu mavi eşsiz göğe.
Ne zaman gözümü yumsam yanına,
Düştüm ayağının memleket kokusu dibine.
İki zeytun,azı yenmiş bir dilim kuru ekmeğe sordum sevda nedir diye.
Çatlamış camı yüreğinde,dumanı başında çayı gösterdi ikisi de.
Sürdüm elimi yere.
Bir avuç mısra aldım göğsünün toprağından şu mavi eşsiz göğe.
Suladım çölüne iki kala yağ tenekesinde ekili düşten tarlaları.
Yoncalara kıyan ruhuma adımların suluyor gözlerimdeki yağmurlarımı.
Ruhum gezegenin sonu,
Ruhum okyanusun gidilmez dibi.
Ruhum kasırgası kara suların.
Ruhum paslı prangası ağızlarda eriyen yalan yeminlerin.
Sürdüm elimi yere.
Bir avuç mısra aldım göğsünün toprağından şu mavi eşsiz göğe.
Ruhum yedi kulenin güneş görmez zindanı.
Ruhum onsekizbin alemin seyyahı yine de.
Esir düşmez uçan ruhumda yazdıklarım.
Gözlerimi kapadım da gördüm her yalanı ve yananı.
Sevda bir is kokusu cennetin sakızlı çam dalına sürülü.
Sürdüm elimi yere.
Bir avuç mısra aldım göğsünün toprağından şu mavi eşsiz göğe.
Kokladım,öptüm avcumu ve saçtım tepemden aşağı hepsini.
Şiir oldu yağdı ıslanan toprak göze geçmişin çimen kokusu ile.


10.02 kafama düştü hece.

Hiç yorum yok: