Kafamdaki atlar.
Dörtnala koşuyor emanet nefesler ciğerimin çayırlarında.
Sevda kuşlarının çobanıyım tanrının yeşilden ovasında.
Kafamdaki atlar.
Dörtnala koşuyor emanet sevdalar yüreğimin dağlarında.
Kederi kum etsem döksem her gece.
Ve yerden kalkmaz kum dolu içimdeki binlerce kalaysız tüm o teneke kaplar.
Bir dert piramidinin karıncasıyım ömrümce.
Kafamdaki atlar.
Dörtnala durmuş terli,kalbi güm güm atan yanaklarınca su içiyor avcunun çeşmesinden.
Kafamdaki atlar.
Gem kırıyor ağzında özgürlüğe şaha kalkıp,
Rüzgara dahi kafa dayıyor yelesini kor ateşten yakıp,
Koşup senin keskin kaya dik yokuşuna.
Bir kılıcın kesen tarafında,
o incecik öldüren keskin yolunda koşuyor senin zirvene atlarım,
Demirden ayaklar hızlandıkça,iki kılıcın savaşı misali kıvılcımlar çıkıyor koşan adımlardan,
Başımızdan aşağı ateşten yıldızlar yağıyor geceleri sanki...
Gel seninle yağan o yıldızların yanan ateşi altında buluşalım.
Tutuşalım güm güm atan kalplerimizin savaş davullarını dinlerken göğsümüzün zırhını bile delip geçen.
Ateşler çıkıp yağarken başımızdan,bir rüzgarın fırtınası kadar koşarken altımızdaki at,
Sevişelim koşan bir atın üzerinde seninle sevgilim,dudaklarımız düşmenin korkusu ile birbirini sımsıkı tutarken...
Kafamdaki atlar.
Çırılçıplak.Eyersiz.Kelepçesiz.
Kimseyi almaz da asla sırtına,
Yalnız sırtından kanayan bir hançer ile kocaman bir sevdayı hiç düşürmeden taşıyor...
Yolu gök kanadı kırık atımın.
10.28 kafamın yeşil denizlerinde atlar koşuyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder