16 Şubat 2025 Pazar

Bir biz kutsalız bir peygamberin dudağından doğmuşcasına bu sabah

 
Köylüsüyüm mısraların.
Haftalarca aç bırakılmış vahşi köpeğiyim kanlı sevişmelerin.
Dudaklarından kanını emiyorum sıcak mabedinin.
Katiliyim kendimin,
Her gece kendimi kovalıyorum.
Bıkmadan usanmadan her akşam canımı alıyorum söküp yaşamı kendimden.
Köylüsüyüm mısraların.
Günlerdir aç susuz koşuyorum,
Boynundan yakalanmışsın tüm ceylan korkularınla bana,
Ve sevişmek kanlı bıçaklı bir hayatta kalma telaşı genç dudaklarımızda sanki,
Öpüşürken ayrılmadan dudakların birbirine müebbet hapsinde,
nefes nefese karışıyoruz yaşama telaşı ile burunlarımızdan birbirimize.
Sevişmenin fizanında sonu yok bir yol yürüdüğümüz seninle,
Öpüşmeler göğe dayadığımız merdiveni gecenin.
Ve aya varmaz asla hayallerimiz.
Yine de dur duraksız tırmanıyoruz karanlık göğüne ruhlarımızın.
İçine giriyoruz umman okyanusuna bembeyaz bulutların ama dokunamıyoruz yine de...
Sonsuzluğu emiyoruz dudaklarımızdan,
Tanrının memesinden yaşamı içiyoruz sanki,
Tanrının masum ve aç iki yavrusuyuz karanlık gecede doğurup emzirdiği...
Yürü yürü bitmez inlemelerin cenneti dut kokan nefesin...
Gecede göğe asılmış misali şu güzel hilal,
soyunduğun gezegendeki odanda seni gizliden izlediğim anahtar deliğim...
Köylüsüyüm mısraların.
Kurumuş toprağının derin çatlağına,denizini arayan nehrimi döküyorum sevgilim.
Kulağına fısıltılardan bir taç bırakıyorum,bir sel ile bedenine nuhun tufanını çarparken...
Helak oluyor korkular.
Helak oluyor gece.
Bir biz yaşıyoruz yorgun sevinmelerden uzak,
Bir biz kutsalız bir peygamberin dudağından doğmuşcasına inan bu sabah...


03.32 hatırlanası sevişmelerin mahşeri.hayatta kalan ölülerin şafağını doğuruyor,kuzey ışıklarını yakan gözlerinde sevişirken bakıştığımız her an...

Hiç yorum yok: