Yaşamayı sayıyorum bir bir ömürden,
Her gün düşlere kaçıp saklanıp.
Ağaca koşup tırmanan çocuklar gibi güvendeyim dallarında sanki o kısacık sürende bile.
Kapatıyorum gözlerimi sarılıp gövdene.
Elman dalında kalsın sevgilim,
Bir ısırık alsam da koparmıyorum hiç bir günahını senden.
Kovulduğumuz yerlere bakıyoruz yıldızları izlerken çünkü hala.
Bir iki üç...dokuz on belkide.
Bir masal tüm masum anne ağızlarda yaşamak sevgilim,
Oysa sıfırım gözlerini bulup içtiğim her yerde sadece.
Yaşamayı sayıyorum bir bir ömürden,
Her gün düşlere kaçıp saklanıp.
Beş altı yedi...ve sen belkide.
Ve binlerce yıllık kadim bir mezarım kimsenin umursamadığı eski bir tarlada sonra.
Habersiz benden tüm dünya,
Yıldızlar tanımaz beni dili başka ışıl ışıl göklerin şehirlerinde de mesela.
Yağmurlar birikiyor damla damla kirpiklerinde sevgilim,
Islanıyoruz yine de ama üşümemiş gibi bakıyoruz çok yakın,göz göze ve elele.
Halbuki üşüyor her saniye titreyen sıcacık kalplerimiz bile.
Bile bile lades bir sevda bu bizimkisi,
Bir gribi bile paylaşırız belki umudu bu,
salya sümük gülerken ıslak gözlerimiz ile birbirimize yine de.
Yaşamayı sayıyorum bir bir ömürden,
Her gün düşlere kaçıp saklanıp.
Bir ileri bir geri,dur duraksız değil tersine
Durabildiğim kadar uzun hatta,
saydıklarım arasına yılları saklayacak kadar belkide.
Sana geliyorum,senden geçiyorum,dokuz diyorum da sonuma yakın dilimin sokaklarında bazen.
Ömrümün okyanusunun sonuna dayamışken burnumu tam da,
Bir kanbur balina zıplıyor göğün mavisine değmek için mavi yüzgecini sanki lacivert suyu parçalayıp sıkıldığı her şeyden,
Sonuna da gelmiş olsam tüm saymaların ezelden,
Ve ben yeniden ve yeniden,
Sıfıra düşüyorum gözlerini bulup içtiğim her yerden.
Yeniden başlıyorum her seferinde kat be kat çıktığım dökülen sonsuz külüyle şu fani iskambil kuleme...
Yaşamayı sayıyorum bir bir ömürden,
Her gün düşlere kaçıp saklanıp.
Herkesi herkese emanet etme telaşında aşınıyor ruhlar,inançlar ve tüm o masum kuşlar.
Sona gelip uçurumuna bakmak serde var hepimizde zaten,
On demek,ölmek çok kolay inan...
Sekizimde hafızdım.
Dokuzun uçurumuna dayadım başımı da defalarca sonra ama,
Hep sıfıra düştüm seninle yeniden ve yeniden sonsuzluğun kum saatinde tersine yüzyıllardır hala,
Tanrının eli izin vermiyor istemez ise nedense asla...
Çeviriyor kum saatini bir kuş tüyü kadar hafif eliyle her seferinde ışıldayarak.
Yaşamayı sayıyorum bir bir ömürden,
Her gün düşlere kaçıp saklanıp.
Üç iki bir...
Ve seni her seferinde,çamurda dahi ayaklarının izi çıkmaz bir hafifliğin suretinde yeniden doğup seviyorum...
14.03 alemlerden her seferinde öle öle çürüyüp yükselip,kirpiğine yağıp düşüyorum.gözlerinin dallarına konan bir bülbül çiziyorum avuçlarına sevgilim.ve ayaklarının önüne,cehennemin feza ile öpüşen alevlerinden yanıp kül olup uçuşup düşüyorum...adı on cennetimizin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder