Bir yalan bıçaklıyor beni taa sırtımdan kalbime.
Bir gelincik giymiş en güzel allardan elbisesini sanki güneşe.
Sevda,yusufun kuyusu,
düşmüşüm sonra sırtımda görünmez bir el ile.
Yapayalnızım,
Yankılanıyor nefeslerim,kalbim dahi duvarlarda.
Şiirler haykırıyorum,yaşlar çığırıyorum gözlerimden susuzluğuma,
Ama çıkmak için değil inan.
Çıkmak isteyen kim,
Aç susuz virane,
Gelmiş azrail umrumda mı...
Bir yalan bıçaklıyor beni taa sırtımdan kalbime.
Unutturuyor sevda her şeyi,bir savaşı bile belkide,
Bir güzel güneş ışığı selamlıyor beni arnavut kaldırımlardan yürüyüp bir sabah vakti günaydın diye...
Bardaklar boşaltıyor göğünden gülüşün yüzünden gönlümdeki kuyuya,
Ve ben uçarcasına yükseliyorum yüzünden yağan saf tertemiz su ile,
uçarcasına gökteki mavilere dek değmeye...
Adı kurtuluş taş zindanlardan,kuyulardan
aşkın belkide...
14.37 yusufun kırılan paslı prangasına,şiir yazıyordu günler karınca ressamlar gibi...
zaman geçiyordu,yalnızların hiç değişmeyen hem öksüz hem yetim eriyip akan saatleri gibi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder