27 Mayıs 2025 Salı

Şirketleşmiş inançlar mezarlığı

 
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Bir toplanmışlıklar pazarı büyük şehirleri artık sadece.
Tüm yalancı pazarcılar bağırıyor durmadan adını ve seni,
Aslında çoktan unutmuşlar seni,
Seninle başbaşa kalıp konuşmayı terketmişler,
Ama kandırıyorlar herkesi ve kendini hepsi...
İtiraf etmeye korkuyorlar aynada bunu kendilerine dahi...
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Aslında çoktan unutmuşlar seni...
Kafeslenmiş oyunculuklar vakti şehirde hayvanat bahçeleri ve tüm altın madalyalı savaş taktikleri...
Bin derdin ateşindeyim,
Yanan kuruyan bedenimden damlayan bir tek derde bir damla şifahaneyim...
Karanlıkların,karanlık dediği yerin dibindeyim.
Bir damla ışık için acıları kesip tenimden hakkın ateşine kanat çırpanlardanım.
Adı sevda sevmenin yada kendini feda etmenin,
Bir asır susuz kuruyan çöllerde yine de bembeyaz çiçek verenlerdenim...
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Aslında çoktan unutmuşlar seni...
Ceplerinde kağıttan yalanları sayıyor akıl demini aldım zannedenler,
Kim kime köle kim kime mürid belli değil bir zaman bu günler,
Kaç tanrısı var bu kireç taşı yakarmaların inan bilmiyorum,sen affet,
Mermerler dahi çatlıyor oysa yalanların bi sıcak bi soğuğundan...
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Aslında çoktan unutmuşlar seni...
Önümde kocaman bardaklar,
Devden dev bir kupada ayran,koca koca camdan bir bina kadar bir de çay var,
Uyuyarak mı ölsem uyanarak mı bilemiyorum,
Soğuyor önümde gelecekteki tüm hain günahlar...
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Aslında çoktan unutmuşlar seni...
Hep akıllarındasınmış gibi yapıyorlar...
Yalanlar plastik yeşil yapraklar takmışlar artık daha masum görünsünler diye.
Doğrular,susuz kurumuş ve bakımsız penceredeki eski saksılarda terkedilmiş tanrım...
Sen bize yağmurlar ver lütfen,
Kurtar bizleri kulların unutmaya mahkum hain ellerinden.
Sen bize yağmurlar ver lütfen,
Yeniden filizlensin yeşiller doğursun dört yapraklı şans yoncaları gibi doğruların toprakları...
Şirketleşmiş inançlar mezarlığı toplum tanrım,
Aslında çoktan unutmuşlar seni...
Yalanların tiyatrosu bu eşsiz bir müzik ile hergün defalarca muntazam oynanan...
Kandırırlar seni bile,sonsuz merhametinin eteğini eğilip öpüp...
Kanma onlara lütfen,
Kulaklarına kıyametin flütünü fısıltıyla üfle tanrım,
Bırak içlerindeki korku yaksın yıksın sallasın söksün çürümüş dişler misali hepsini...
Karanlıkta bir mum damlası,
Kör eden sonsuz ışıkta bir alev gölgesi,
Kor ateşlerde bir damla su,
Buzlar cehenneminde bir damla ateş,
Tüm bu çoklukların bitmez cehennemlerinde, sen az olan ile tut daima elimi tanrım,
Amin.


10.29 gezegendeki karıncalar yuvalar kazıp dikiyor kendine.yıldızlar güneşten koparıp kırıntılar serpiyor gözlerimizden kapılarımıza...ve biz uyuyacağımız büyük kış öncesi tek yıllık hayatımızda,yıldız tozlarından sevaplar topluyoruz yavrularımıza...inananların duası koruyor kapatıp tepemizi,bizi nuhun gemisi bahar sellerinden...ve tepemizde ışıklar kadar hızlı tanrının melekleri tüm yaban arıları...şeytan,tepemizdeki bir yaprağın üzerinde bizi seyreden bir ağustos böceği sadece...

İnanmak ne demek ki sanki tanrım,
Sen,ben ve birkaç dua cümlelerden eğirdiğim benden sana...

Hiç yorum yok: