Deliliğimin bahçesinde mandalina ağaçları.
Zeytinler ekmiştim adına,büyümüşler şimdi yemyeşil bin yıllık yaprakları.
Dolabım kurudur,
Suyu ırak eve yalnızlığın çeşmesinin,
Bir tutam tuz bir lokma ekmek ağzımda çignediğim,tek servetim...
Gelmiş bahar geçmiş yazlar,
Erimiş ham'ın karı kafasından eteğine,
Islanmış ayakları güzel bir kızın.
Sararmış solmuş günler dallarda,
Ahiretten katla sen kuru azık ekmeğimi,mahşerin suyuna değ de elini öyle ısla...
Deliliğimin bahçesinde limon çiçekleri.
Gelincikler açmıştım çayırlara arıların uçup serptiği günlerde...
Çok sarıldık destur istedik ağaçlardan dallardan,
Üryan bastık toprağa da el öptük bayramda her yapraktan...
Sincapların oku vurmaz papatyayı,
Yari rüzgar,tutar tutulmaz denen şimşek gibi tüm okları...
Deliliğimin bahçesinde ısırganlar.
Isırıyor uzatılan tüm elleri,
Toprağın küçük keskin bıçak bekçi köpekleri.
Ağaca asılı eski tozlu bir türkü ardımda,
Sular akar şırıl şırıl mevsimin en güzel şiirinde,
İt mutlu,eşsek,kedi ve başımda zayıf bir ışık peşinde kanat açmış kuyusundan yükselip yusufcuklar,
Kimi sarılsam sen,kimi öpsem bir ocak günü gibi üşür hep dudaklarım...
Deliliğimin penceresinde eski bir yağ tenekesi,bir gül fidanı.
Dibine bin mektup yazmış katlamışım...
Duysan bin duymasan bir yıldız kayar düşer göğümden.
Bir ateş düşer,bir yangın başlar gökte güneşlerden hediye,
İçim açmış kurumuş yüz kozalak,sakız kokulu çamdır,
En çok ben titrerim ne zaman tutuşsam,
Dalımda yuvam çoktur...
09.02 bir alev bin yılı yakar bikaç saatte sevgilim.terazisi yok bence adaletin,yada hesabı kitabı merhametin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder