Yaşamak şakaya gelmez sevgilim,
Tek seferlik bir atlayış yükseklerden en güzel denizin derinlerine düştüğün...
O havadayken içindeki his,
Denize ayaklarının değdiği ilk an,
Nefes almayı bıraktığın o serinlik,aşk gibi,
Yaşamak gibi.
Yaşamak bu sevgilim.
Tekrarı yok bu atlayışın.
Denizden atladığın yere dönüp bakmak bir de,
Hatırlamak her anı yeniden ve yeniden,
Özlemek bu sevgilim.
Yaşamak şakaya gelmez sevgilim,
Tek seferlik bir atlayış yükseklerden en güzel denizin derinlerine düştüğün...
Üstelik çıkarmadın da üstündekileri,
En zevklisi...
Düşünmedin ilk defa belki...
En yaşamak olan an yani...
Çıplak ayak.
Çimenler.
Kahkaha atıyor mutlu karıncalar.
Koşmak,koşmak ve koşmak.
Korkmak.
Atlamak.
Düşmek.
Deniz.
Nefessiz mutluluk.
Oh be harikaydı nefesi ilk aldığın.
Cennetin balı dalından serçe parmağına damlamış sanki ve gözlerini kapatıp tadına baktığın o an...
Yaşamak şakaya gelmez sevgilim,
Tek seferlik bir atlayış yükseklerden en güzel denizin derinlerine düştüğün...
Tuzlu bir tat tenimizde,
Saçlarımız hiç olmadığı kadar güzel ve sağlıklı,
Güneşin dostane eli omuzumuzda...
Bizde anlamsız bi nerede ölsek kaygısı.
Bir ağaç gölgesi,rahatsız etmek istemeyen kibar hafif bir rüzgar yüzümüzde.
Kitabın sayfasını kim çevirecek endişesi olmayan anı günün.
Ve kapansa mı kapanmasa mı anı gözlerinin,
Sonrası ne mi ?
Sonrası yok,
En baştan borç aldığın bir nefes ve üç dua hepsi...
11.41 bir park,bir öğlen vakti...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder