Kurşun döküyor sözlerin gözlerime,
Buzdan erimiş damlıyor yanan avuçlarıma su döken dudakların sonra.
Ateş olmuşum uyanıyorum kabuslarda,
Ateş olup düşüyorsun karşıma,
Durduruyorsun kainatı yakmamı,
Ellerimi tutuyorsun zorla.
Duruyoruz tutuşmuş yanmadan aşkın merdivenlerinde öyle...
Ah aah,
Ve o kaf dağının beyine de söyle,
Kan ile can doldu da açtı göğe dev bir yelken gibi kanatlarını diye,
Çekmez kanlar ile beyaz kanatlarını kendi kuşlarının gökteki tanrılar bile...
Kurşun döküyor sözlerin gözlerime,
Buzdan erimiş damlıyor yanan avuçlarıma su döken dudakların sonra.
Ve biz sayfalarca yürüyoruz seninle elele sevgilim.
sayfalarca öpüşüyoruz.
sayfalarca sevişiyoruz.
anlamaz bunu gönlü körler bilsek de,anlamazlar.
"onlar bilmez,onlar bilmez" değil mi?
içimizde bir sızı filiz veriyor,
ne zaman kaf dağının penceresi önünde bir sahne misali aklıma sen,
rüyamda elime bir kaset düşse...
Dilimde doğaçlama hep aynı replik yankılanıyor.
08.37 "ne de olsa herkesin bir ne ekmek ne de su'yu olmalıydı değil mi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder